Minik Serçe (Sezen Aksu’nun) 5 yıl önce söylediği “Şahane bir şey yaşamak” adlı şarkısında geçen “Selam söyleyin o cahil Havva ile Âdem'e” sözleri 5 yıl sonra servis edilerek linç kampanyası başlatıldı. Bu sözler hassasiyet gerektiriyorsa neden 5 yıl beklendiği ve zamanlama ayrı bir sorudur.
İktidar ortağı ile birlikte, topyekün Sezen Aksu’yu hedef aldı. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan; “O dilleri yeri geldiğinde kopartmak bizim görevimizdir!”, iktidarın küçük ortağı Bahçeli ise; “Serçeysen serçeliğini bil, sakın kuzgunluğa heves etme” gibi sert sözlerle eleştirdiler.
Sezen Aksu AKP destekçisi ve 2010 yılındaki refarandumda “Yetmez ama evet” diyenlerin yanında yer almıştı. Bu günkü hak ve hukukun hiçe sayıldığı ortamın yaratılmasında payı vardı. İktidara şirin gözükmek için, ülkedeki demokrasi güçlerini “sizler iki cihanda da lekelisiniz” diye suçlamıştı.
Demokrasi güçleri, bunu söyledi diye, Sezen Aksu’nun “Dili koparılırken” sessiz kalacağı anlamına gelmez. Tam da Akrep Nalan’ın dediği gibidir “Ah Sezen Aksu...İki cihanda da lekelisiniz’ derken bugün seni o lekelilerin koruyacağını nereden bilecektin!” diye sormaktadır.
Anayasasında “Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” yazan bir ülkede “Dil kesmek, koparmak” deyimlerini duyunca insan Hammurabi kanunlarını anımsıyor. “El kesmek, ayak koparmak gibi”…
Söyleyen kişinin konumu ve söylediği mekan ise ayrı bir üzüntü kaynağı. Ülkenin bir numarasındaki kişi “Kesip, koparmakla” meşgul. Nerede? Bir olunması, beraber olunması, cem olunması gereken yerde, camide “dil koparma” deyimini kullanıyor.
Sözü konunun uzmanı ilahiyatçı yazar Cemil Kılıç’a bırakalım: “Allah da Kur’anda Hz. Adem için asi, zalim, yoldan saptı diyor” …Devamında da; “Sezen Aksu’yu protesto ettiklerini sanıyorlar ama haşa Allah’ı protesto ettiklerinin farkında değiller. Zira Allah Kur’an’da Hz. Adem için asi diyor, zalim diyor yoldan saptı diyor ve cahil diyor. Bu dinbazların Kur’an’dan haberi yok.” demektedir.
Toplumu yatıştırması, olumsuzlukları izole etmesi gereken kişilerin, kullandıkları dil ve seçtikleri yer olarak ele alınırsa, hayra yorulacak açıklamalar değildir. Anlaşılan ekonominin dibe vurduğu, erken seçim söylemlerinin doruğa çıktığı ortamda, din eksenli bir siyasi çalışma ile toplum gerilmek isteniyor. Toplum din ve karşıtları şeklinde kutuplaştırılarak “Karanlık suda, balık avlama” telaşındalar.
İktidarın freni patlamış kamyon gibi bayır aşağı gidişini, dini söylemleri kullanarak durdurma olanağı yoktur. Geçici olarak gündem değiştirilebilir, o kadar. İktidar arızalarını onarmak için Minik Serçe’ye kadar düşmüştür.
Tarihin kaçınılmaz akışıdır, bu bayıra aşağı gidişi, ne Minik Serçe, ne kartal, ne karakuş durdurabilir. Gidiyor gitmekte olan, dolu dizgin geliyor gelmekte olan ve “dünya dönüyor, sen ne dersen de”...