Güncel

“Medeni Kanun için sil baştan diyenleri siyasetten sileceğiz”

CHP Çorum İl Kadın Kolları Başkanı Kamile Anar, TBMM gündemine getirilecek olan torba yasayla değiştirilmek istenen Medeni Kanun ile ilgili basın açıklaması yaptı.

Abone Ol

Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte egemenlik hakkının halka geçtiğini hatırlatan Anar, “Bu çığır açan bir devrimdir. En büyük ikinci devrim ise eşit yurttaşlık hakkıdır. Eşit yurttaşlık hakkı laik düzen içinde kurulmuştur. 17 Şubat 1926’da kabul edilen Medeni Kanun, 4 Ekim 1926’da yürürlüğe girmiştir. Kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte eğitimde, toplumsal, kültürel, ekonomik ve siyasal yaşamda kadınlar ve erkekler eşit haklara sahip olmuştur. Erkeğin çok eşliliği ve tek taraflı boşanmaya ilişkin düzenlemeler kaldırılarak, evlilikte resmi nikâh zorunluluğu, tek eşle evlilik esası getirilmiştir. Kadınlara boşanma hakkı, velayet hakkı ve malları üzerinde tasarruf hakkı, mahkemede tanıklık yapma, eşit miras hakkı tanınarak; kadın-erkek eşit hale getirilmiştir” dedi.


CHP Milletvekili Mehmet Tahtasız, İl Başkanı Av. Dinçer Solmaz, Merkez İlçe Başkanı Av. Utku Ulaş Taşar, Belediye Başkan Adayı Levent Çöphüseyinoğlu ve Kadın Kolları üyelerinin de hazır bulunduğu basın toplantısında konuşan Anar, açıklamasına şu şekilde devam etti:
“Türk Medeni Kanunu tarih içinde değişikliğe uğramıştır. Kadınların örgütlü mücadelesi ve azmi sonucunda 2002 yılında Medeni Kanun daha da güçlendirilmiş, aile hukuku bölümü yeniden düzenlenmiştir.
1992 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen ‘evli kadının çalışabilmesini kocanın rızasına bağlayan madde’ Türk Medeni Kanunu’ndan kaldırılmıştır. “Aile reisliğine” dayanan aile modeli yerine, “eşitlik” ilkesine dayalı aile modeli getirilmiştir. Eşit mal paylaşımı ve nafaka ile ilgili gerekli adil düzenlemeler eklenmiştir. Evlenme yaşının, kadın ve erkek için 18 yaşından gün alma koşuluna bağlandığı yasada, evlilik dışı çocuklar da evlilik içi çocuklarla eşit haklara sahip olmuştur. “Onur kırıcı davranış” eşler için boşanma nedeni sayılmıştır. Ayrıca “edinilmiş mallara katılma rejimi”, yasal mal rejimi haline gelmiştir. Böylece, aksine bir sözleşme yapılmadığı takdirde, eşlerin evlilik birliği içerisinde edindikleri mallara diğer eş ortaktır.”
“KADIN HAKLARI VE LAİKLİK BÜYÜK TEHLİKE ALTINDA”
Günümüz Türkiye’sinde kadının insan hakları ve laikliğin büyük tehdit altında olduğunu kaydeden Kamile Anar, “İktidar, durmadan kadınların canları pahasına bedel ödeyerek kazandıkları haklara gözünü dikmektedir. İstanbul Sözleşmesini fesheden, 6284 nolu kadını şiddetten koruyan yasayı budamaya kalkan AKP’nin yeni hedefi; Medeni Kanun’dur. Gelenek haline getirdiği “Torba Yasa” uygulaması ile biz kadınların haklarını bir torbaya doldurup çöpe atabileceğini sanmaktadır. Oysaki çok yanılmaktadır. 
İktidar, yine algı yönetimi peşindedir. Boşanmalara erkekler açısından bakmakta ve boşanan kadınlara ödenen yoksulluk nafakasının erkekleri mağdur ettiğini iddia etmektedir” dedi. 
Torba yasada yer alacağı belirtilen düzenlemelerden birisinin boşanmaların hızlandırılmasına yönelik olduğunu ifade eden Anar, “Her alanda davaların çok uzun sürdüğü Türk yargı sisteminde, bu vaat kulağa çok hoş gelmektedir ancak gerçek hayatta bu uygulama, çubuğu elimizde kalacak bir elma şekeridir. Boşanma erkekler açısından kolaylaşacak, kadınlar haklarını alamayacaklardır. Anlaşmalı boşanmalarda bile çoğu kadın psikolojik şiddet görmektedir” ifadelerini kullandı. 


“AİLEDE EŞİTLİKTEN, TOPLUMDA EŞİTLİKTEN VAZGEÇMİYORUZ”
Dillerine pelesenk ettikleri bir başka konunun ise aile arabuluculuğu olduğunu vurgulayan Anar, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Oysaki boşanmalarda arabuluculuğa gerek yoktur, hâkimin sulh yetkisi vardır. Kaldı ki boşanmak isteyen kadınlar, adliyede bile öldürülmektedir. Arabulucu tarafından uzlaştırılmak üzere bir araya getirildiğinde, kadının can güvenliği yoktur. Ayrıca arabuluculuk sistemi aile hukukunda uygulanmaz. Altında imzamız olan CEDAW yani; Birleşmiş Milletler Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi de bunu şart koşar.
Bugün sadece 81 il, 973 ilçede tek ses olmuyoruz. Bütün kadın örgütleri ve demokrasi bileşenleriyle ile tek ses oluyoruz.
Ailede eşitlikten, toplumda eşitlikten vazgeçmiyoruz.
Medeni Kanun’u değil sil baştan yazmak, üzerinde virgül oynatmalarına dahi izin vermeyeceğiz. Medeni Kanun’u yok sayan, Cumhuriyet değerlerine düşman olup şeriat çağrısı yapanlara asla geçit vermeyeceğiz. Hem Meclis’te hem de sahada direneceğiz. Örgütlü gücümüzle ve kadın hareketiyle kenetlenerek mücadeleyi büyüteceğiz. Medeni Kanun için sil baştan diyenleri siyasetten sileceğiz.” (Taner ŞİMŞEK)