MANEVİYAT DERYASINDAN DÖKÜLEN HİKMET DAMLALARI-82

Abone Ol

Aslında suç kendilerine emanet edilen bu güzel nimetli dünyayı zehir haline getiren insanlardır. Bakınız, yarın mahşerde şeytan ulu Allah’ın huzurunda kendisini şöyle savunacak; “Ey ulu rabbim, sen beni insanoğluna tercih ettin. Bana da onların yollarını kesmeme ruhsat verdin. Ben senin kullarının ellerini, bellerini, zihinlerini tutup da şu faniliği yapın diye bir fiil kullanmadım. Ya onlara vesvese vererek sözle yanıltmaya çalıştım. Ondan en büyük nimeti olan akıllarını kullananlar bana uymadılar. Yanılın uyanlar da pişman olup tövbe ettiler. Bana inanıp dini, imanı torbaya koyup inkar edenler ebedi cehennemi boylarlar bana ve nefsine uymayanlar, affedilenler iman ile ahirete göçerler. Ebedi cennete gittiler. Bunda dünyanın suçu nedir denilirse,bunun cevabı, suç dünyadır denilebilir mi? Dünya nimetlerini nefsine ve şeytana ait olan menhiyat ve fuhşiyat isyan yollarında kullananlardır. Müsbet cevap budur.

Yüce İslam’ı kutsal ve ebediyyen bakin olan ve olacak olan kitabının İnşirah Suresi son ayetinin verdiği emire bir bakalım:

Asla boş durma. Elindeki işin bitince hemen yenisine sarıl ve güç ve kuvvetini rabbinden talep et. Yani, “asla boş durma” diyen bir yüce dinin mensupları olarak tembelliğimizin, yanlışlıklarımızın faturasını dünyaya, şeytana, nefise kesmek ne mantıklı ve de adaletlidir. Elbette ki kör ve kötürüm örneğinde olduğu gibi nefsin şeytanın kötülük ve günahlarımızda dahili vardır. Ama esas suçlu, suçu işleyenler olan bizleriz.

“Bir kör bir topal mücrim bir bahçeye giriyorlar. Daldaki meyveyi alabilmek için topal ve mücrim olan körün omzuna çıkıp elmayı alıp müşterek olarak yiyorlar. Bahçenin sahibi yakalayıp kadının huzuruna varınca, kör ve kötürüm birbirlerini suç sende, suç onda gibi karşıdakini suçluyorlar. Suçu kendilerinde aramıyorlar.” İşte buna kötü örnek olanlara kör ve kötürüm örneği denir. Suç ikisinde de vardır.

Demek ki tek suçlu ne şeytan ve ne de nefsimizdir. Suç birinci derecede günah işleyen, günaha giren bizleriz. Şeytan ve nefis ikinci derecede müdahildir. Bunun aksi ise kurtuluştur, selamettir, cennettir, cemaldir, dünyada rahmettir, merhamettir, huzurda mutluluktur. Demek ki orman kesen balta, ormanı korumakla görevli olan bekçilerin yani bizlerin elimizdedir. Bu elimizdeki aleti iyiye de kötüye de kullanmak hür iradesi bizlere aittir.

Ulu Allah cc insanı hür irade ile yaratmıştır. Camiye gelmeyen bir insan silahla camiye toplasan maddi ve manevi suç işlemiş olursun. Çünkü İslam’da zorlama yoktur. Zoraki ibadet yoktur, zulümdür. Çünkü imanın esası hür serbest bir irade ile olmak zorundadır. Allah’ın emridir. Dinde asla zorlama yoktur. (Bakara 256. ayet, sh.41)

(SÜRECEK)