Hz. Hüseyin kutlu eşi Şehribanu R.Anha annemiz de, İran şehin şahı III. Yezdicerd, kızı prenses, annesi de prensesi de Hz. Ömer zamanında İran fethedilince Şehribanu da esirler arasında idi. Asil ve tabi olan bu kadını Hz. Ömer, Hz. Hüseyin R.A. hazretlerine nikahladı ve Hz. Hüseyin’in soyu ve 12 İmam nesli bu hanımdan çoğaldı.
Çeşitli konularda soru sormak ve çok soru sormanın sakıncası nedir?
Genellikle soru sormak öğrenmenin yollarından birisidir. Burada sorulan ve soran ehil ve samimi olmalıdır. Kasıtlı soru sormak incitme amacına yönelik olduğu içindoğru değildir. Kur’an’da da bunun örneği vardır. Ama öğrenmek amacı ile soru sormak ilim kuyusunun kovasıdır. R.SAV. buyurdular ki; “İlimler hazinelerdir. Anahtarlar ise suallerdir. Söyleyen, soran, dinleyenler de bundan yararlanırlar ve sevap alırlar” buyurdular. Yalnız insan bilmediğini sormalı, sorulanı küçük düşürmek için soru sormak haramdır. Onun için sorumsuz çok soru sormaktan sakınınız. (Hadisi şerif)
Kavga, dövüş, münakaşa, münazara ve bir hasmını susturmak için kötü niyetle soru sormak haramdır. Sorulan soru yerinde, zamanında bilgi edinilme amacına yönelik olmalıdır. Zandan, şüpheden, ima, yani onu bu kastetmek karşı da olmamalıdır. Kine, küçük düşürme amaçlı...
Alimin büyüklüğü ilminin çokluğu ile değil, alçakgönüllülüğü ile belli olur. Kibir ilmin zehiridir. Alimi zehirler ve şaytani yapar ki, şeytanı şeytan yapan onun kibiridir. Büyüklenmek haramdır. Büyüklük Allah’a mahsustur. İki şey alimi zelil eder. Birisi kibir, ikincisi ikbal arzusu. İlmin istismarı kötü arzulara altedilmesi mal ve kazançlara alet edilmesidir ki bunlar ilmi de alimi de küçültürler.
Ömür kısa, emel uzun, ilim sonsuzdur. İş böyle olunca ilmin sonuna ulaşmak imkansızdır. İnsan nefsi iki şeye doymaz. 1-Mal aşkı, 2-İlim bilgi isteği. Fakat sınırlı bir ömürle bunları elde etmek imkansızdır. Bir şeyi elde etmek için zaman, mekan ve imkan şarttır. Bütün elde edilecek maddi ve manevi ne varsa hepsinin temin edilmesi için bu üç şart esastır. Mekanı, zamanı kutsal kılan içerisinde yapılan iştir.
Sınırlı imkan, sınırlı zaman, sınırlı mekan içinde insan her şeyi bilemez. Ömrün kısalığı ilim öğrenmek ve ilimde yücelmenin önündeki en büyük engeldir. Onun için insan kendisine sunulan bir sorunun cevabını bilmiyorsa, bilmiyorum demesi alimin ilminden ve tevazusundandır. Eğer kişi bilmediği cevabı biliyormuş gibi cevaplar da hem kendisini ve hem de toplumu zehirlemiş olur ve yanlış cevapla amel edenlerin tüm vebali o alimin, o bilginin ve o soruya bilmediği halde biliyorum diye yanlış cevap verene aittir. Vebali büyüktür. İnsan altından kalkabileceği yükün altına girmelidir. Alim, bilgin, bilgisinin alimi, bilmediğinin talim ve talibi, öğrencisi olmalıdır. Şeref işte buradadır.
(SÜRECEK)