MANEVİYAT DERYASINDAN DÖKÜLEN HİKMET DAMLALARI - 36

Abone Ol

Hasatçi kadın “Bana hiç vermesin, istemem. Komşunun ineği beni haset ateşi ile yakıyor.” İnekten vazgeçiyor ama kendisini hasta eden haseti bırakmıyor.

İşte haset böyle korkunç bir ruhi hastalıktır. “Hasetçi haset ettiğini yıkamazsa, kendisini yıkar, hatta yakarmış. Merhum şehit Mısırlı Seyyid Kutub’un kardeşi Fizik-ilahiyat ve sosyoloji profesörü muhammed Kutub yüksek bir bilgindir. Nazarı, hasetin aslının insanın içindeki kinden doğduğunu, iki kişi arasındaki bakışları elektrik iletken teli deneyi ile ispat etmiştir. Telin ortasına takılan ampulün sevgi ve kin anında yandığını fiziki olarak ispat etmiştir. İki cilt halinde yayınlanan İnsan psikolojisi adlı eserinde bunun ispatını izah etmiştir.

R.SAV. efendimiz “nimetlerinizi asetçilere açmayınız” buyurmuştur. Kur’an’da “Allah gözlerin hain, bındaz bakışını bilir” (Mümin 19. ayet) buyurmuş ve hasete nazara kindar insanların zavallı düşüncelirinin insanlara verdikleri zarara, sıkıntılara dikkat çekmiş ve Mısırlı alim bunu fiilen deneyle belgelemiştir.

*

İlahi adalet ihmal etmez, imhal eder (mühlet verir) ama asla unutmaz. Zalimin cezasını ahirete bırakmaz. İşte örneği:

Bursalı İsmail Hakkı hazretlerinin 10 ciltlik Ruhul Beyan adındaki tefsirinde ayetlerin tefsirinde bazı ilginç olayları yaşanmış veya yaşanması muhtemel hadiseleri ayetlerin manasına uygun olarak anlatmış, bu olaylara ait 2 ufak ciltte bir eser yazmıştır. İşte onlardan ilginç bir olay...

Allah cc. hazretleri ihmal etmez, imhal eder. Yani unutmaz ama mühlet verir. Günahta, isyanda ısrar edenlerin er geç yakasına yapışır ve ilahi adaletin pençesinden kurtulamaz. Yani; ak dağda haksız yere koyun sürüsünü boğup boğup öldüren kurdun bacağını kara dağda kırar ve o kurdu ölünceye kadar süründürür. Bu bir misaldir ama ilahi adalet hak ve gerçektir.

Esnaftan bakkallık yapan acımasız bir kişi dükkanına gelen kara sinekleri bir kaba koyduğu şekerli su ile avlar, onları yakalar, iğneyi arkasından batırır, sineğin vızıltısına hakır hakır gülermiş. İyilerden bir erdemli kişi bu zatı uyardığı halde uyanmazmış, bu zulüme devam edermiş. İyi kişi sineklere acır, “evladım yazık bu günahsız sineklere, yaptığın bu zulmün cezasını çekersin, sineklere acımazsan da kendine acı” diyen bilge kişiyi reddedermiş. Bu olay böyle devam ederken sineklere zulmetmeyi adet haline getirmiş. Zaman içerisinde bir alışveriş-borç meselesinden dolayı müşterisi ile düşman olur ve adaa tuzak kurar. İşkence ile öldürür. Müebbet hapis cezası ile hapse düşer. Bu hükme sinek zulmü –elhamdülillah- der mahkumlar ona bundan daha ağır ceza olur mu derler. O da der ki; “beterin beteri vardır.” Aradan çok zaman geçmeden cezası asılarak idama çevrilir. Buna şükreder.

(Sürecek)