Lozan üzerine şehir efsanesi ve milletinin Ata’sına güveni

Abone Ol

Bağımsız ve egemen Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusu kabul edilen Lozan Barış Antlaşması, 24 Temmuz 1923’te İsviçre’nin Lozan kentinde imzalanmıştı.

Son yıllarda, dedikodu gazetesi tarafından yayılan bir haber, öyle dal-budak saldı ki, gerçekleri çok iyi bilenler bile kendi bilgilerinden şüphe eder hale geldiler. Hatta bir araştırmaya göre, Türk halkının yarıya yakını bu iddiaya inanıyordu.

Güya, Lozan’ın gizli maddeleri vardı ve 100. yılda bunlar sona erecek, Türkiye, 100 yıldır kısıtlanan bazı haklarına kavuşacaktı. Veya tersi…

*

Konu ne zaman gündeme gelse, tarihçiler, net bir dille “yok öyle bir şey” dediler. Ama, dedikoduya inanmak sanki daha cazip geliyordu. Ve çoğu kimse, bu temelsiz iddiaya inanmaya devam etti.

İddia sahipleri veya onlara inananlar, “100. yılında Lozan Antlaşması sona erecek” derken, Lozan’ın tüm ayrıntılarını çok iyi bilen tarihçiler ve diplomatlar, Lozan’ın “süreli” olmadığını ve süresinin dolması diye bir şeyin de söz konusu olamayacağını söyleyip duruyorlardı.

*

Son olarak TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “Lozan’ın gizli maddesi yok” dedi.

Ama biliyoruz ki, buna rağmen şehir efsanesine inanmaya devam edenler olacak.

Dedikodu böyle bir şey.

Hemen herkes yaşamıştır; çok iyi bildiğiniz bir konuda, gerçekle hiç ilgisi olmayan bir iddia ortaya atılır. “O öyle değil, ben içindeyim, çok iyi biliyorum” deseniz de, size inanmak yerine dedikoduya inanmayı tercih ederler.

Galiba, kuru ve yavan gerçek yerine, abartılı dedikodu insanlara daha tatlı gelir.

*

Lozan’la ilgili, gerçek üstü bir takım yorumlar da yıllar yılı söylenip durmuştur.

Başta, Misak-ı Milli sınırlarının Lozan’da korunamadığı savunulmuştur.

Kerkük-Musul petrollerinin, zamanın emperyalist gücü İngiltere için “vazgeçilmez” olduğu gerçeği hep unutulur.

Dahası, Osmanlı’nın kaybettiği toprakların da Lozan’da kaybedildiği şeklinde gerçek dışı iddialar ileri sürülür.

Amaç, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını Türk halkının gözünden düşürmektir.

Elbette bunu başaramadılar ve başaramayacaklar. Halkımızın büyük bir çoğunluğu, Ulusal Kurtuluş Savaşı’yla ne büyük işlerin başarıldığını çok iyi biliyor ve Atatürk’e, ilkelerine bağlılıktan bir milim sapmıyor.

Atatürk, gelmiş geçmiş en büyük vatanseverdir.

Milletini en çok seven ve güvenen önderdir.

Çok şükür ki, milleti de büyük çoğunluğuyla O’na, O’nun gösterdiği hedeflere güveniyor ve sonsuza kadar da güvenmeye devam edecek.