KUTLANMAYAN YILBAŞI VE TIP BAYRAMI...

Abone Ol

•14 Mart 2017: Dört gün sonrayı gösteren bu tarihin özelliği nedir?

Rumi Takvimin 1433 yılının yılbaşı oluşudur.

•Rumi Takvim ile kullandığımız güneş takviminin tarihleri neden tutmaz?

Rumi Takvimle yılın gün sayıları güneş takviminin (Miladi Takvim) aynısıdır. Fakat başlangıç olarak (Milat) Hicri Takvimin başlangıcı Mekke'den Medine'ye göç (Hicret) esas alınmıştır.

•Rumi Takvimle, Hicri Takvim aynı başlangıca sahip olmasına rağmen bugün farklı olmasının nedeni nedir?

Hicri Takvimde gün sayısının senede 11 gün eksik oluşudur.

•Böyle bir takvime neden gerek görülmüş, ne zaman uygulanmıştır?

Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan beri kullanılan Hicri Takvimin gün sayısının bir seneden 11 gün eksik oluşu, 33 senede tur atışı sorunlar çıkardığı için böyle bir takvime gerek görülmüş; 1840 yılında 01 Mart 1256 olarak başlatılıp, 26 Aralık 1926 yılına kadar kullanılmıştır.

•Günümüzün duvar takvimlerinde Rumi Takvim ve Hicri Takvim tarihleri neden yazılmaya devam eder?

Osmanlı arşivleri ve birçok yerde 1840 yılından başlayarak Rumi Takvim kullanılmıştır. Örneğin, babamın doğum tarihi, nüfus cüzdanında 1318 olarak yazmaktadır. Yaşını hesaplamak için, 1318'den 1256'yı çıkarıp çıkan 62'yi 1840'a ekleyerek 1902 rakamını bulmak gerekir.

Rumi Takvimin kullanım süresi, 80 sene gibi kısa bir süre olmasına rağmen, sosyal yaşantımıza önemli ölçüde damgasını vurmuştur.

"Hey on beşli on beşli

Tokat yolları taşlı

On beşliler gidiyor

Kızların gözü yaşlı" türküsünde Rumi Takvime göre, 1315 doğumlu olanların askere gidişi anlatılıyor.

Mahalle muhtarımızın babamdan ricası üzerine, Çorum  Karakeçili Mahallesinin seçim kütüğünü ev ev dolaşarak ben hazırlamıştım.

Bu çalışmayı yaparken genç kızlardan birisi, ağabeyinin doğum tarihini "Askere gittiğinde 44'lüydü, şimdi kaçlı bilemem!" diyerek anlatmıştı.

Rumi Takvimin geçmiş yaşantımızdaki etkisinin ne olduğunu açıklamam gerektiğini düşünerek bunları yazdım.

*     *     *

TIP BAYRAMI

14 Martta sadece Rumi yılbaşı başlamıyor, Tıp Bayramı da başlıyor. Bu bayram memleketimizde ilk tıp eğitiminin verildiği günü simgeliyor. 14 Mart 1827'de "Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire" nin açılması, tıp eğitiminde önemli bir olay olarak kabul edildi.

1919 yılında emperyalistlerin İstanbul'u işgal etmeleri, Tıp Fakültesi öğrencileri arasında tepkiyle karşılandı. Öğrenciler tepkilerini göstermek amacıyla Tıp Bayramı Kutlama gününü ortaya attılar. 1919 yılında Tıp Fakültesinin kuruluş günü olan 14 Mart, ilk kez Tıp Bayramı olarak kutlanmaya başlandı.

*     *     *

HİPOKRAT YEMİNİ

Tıbbı bu kadar anlatıp da HİPOKRAT yeminini anlatmamak olmaz. Yemin şöyle:

"Hayatımı insanlık hizmetine adayacağım.  San'atımı vicdanım çerçevesinde ve onurla, ağırbaşlılıkla yerine getireceğim. Hastanın sağlığını baş kaygım olarak kabul edeceğim. Din, milliyet, ırk, parti ve toplumsal sınıf kaygılarımın görevimle hastam arasına girmesine izin vermeyeceğim. Tehdit altında bile olsam, tıp bilgimi insanlık aleyhine kullanmayacağım."

*     *     *

Şimdi, kızım Serpil'in göreve yeni başladığı günlerde "Hastam öldü!" diye üzülerek geçirdiği geceyi ve bitkin halini anımsıyorum.

Çok şerefli, kutsal sayılacak, zor bir meslek... Doktorlarımıza kolaylık, başarı diliyorum. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti doktorlarının dünyada meslektaşları arasında başarı göstermelerinden de gurur duyuyorum.

En güzel günler sizlerin olsun...