Trump’ın tüm dünyayı alacağının işaretlerini vermesinden, Elon Mask’ın Hitler selamıyla kendini göstermesinden, Netanyahu’nın sandalyesini tutmasından, bizim için en yakın tehlike olması gereken Ortadoğu konusunda Siyonistlerden daha Siyonist yaklaşımlarından belliydi yerküre üzerinde yaşayan ulusların, halkların ve toplulukların büyük bir tehlikeyle yüz yüze olduğu.
Henüz başkanlık koltuğuna oturmadan başlattığı salvo atışlarının şiddetini arttırarak sürdürüyor Trump, tipik faşist karakter.
Koltuğa oturduğu törene kimleri davet ettiğine bakınca görüyoruz dünyanın başına ne çoraplar örüleceğini; İtalya başbakanı faşist Meloni, Fransa faşist parti başkanı, Almanya neo-Nazi parti (AfD) lideri, Macaristan’dan Orban ve tabi ki Netanyahu. Hepsi de gömlek değiştirmiş, 21. yüzyıla taşınmış Hitler.
Koltuğa oturur oturmaz ABD dış yardımlarını durdurdu.
Koltuğa oturduğu gün başlayan göçmen karşıtı eylem ilk haftasında doruğa tırmandı, kargo uçaklarına doldurulan göçmenler, insan değilmiş birer yük paketiymiş gibi, sınır dışı edilmeye başlandı. Sevkiyat sürecek. Tıpkı ABD’yi kuran atalarının Afrika’dan sinek avlar gibi topladıkları siyahileri gemilerinin en elverişsiz koşullarında Kuzey ve Güney Amerika’ya getirip köle olarak çalıştırdıkları gibi. Kölelik ve sömürü temelinde kurulan bu görece yeni ülke yüzyıllardır dünyayı sömürüyor, karşı olan iktidarları yıkmak üzere hainleriyle birlikte cuntalar kuruyor, devirip işbirlikçi iktidarlar oluşturuyor. Örnekleri saymakla bitmez.
Önce Panama Kanalı’na göz dikti, güzellikle veya askeri güç kullanarak alacağını höykürdü. Panama kanalı Panama devleti için büyük bir gelir kaynağı, önemli bir ticaret geçiş köprüsü. Bu geliri açgözlü devin gözüne kestirmemesi düşünülemezdi. Nihayet açıkladı. Film seyreder gibi izleyeceğiz Panama işgalini; Irak’ta, Libya’da olduğu gibi.
Arkasından Grönland’a el attı. Bu koskoca adanın yeraltı zenginliklerinin kokusunu yüz yıl önce almıştı, bugünlerde dillendirmeye başladı. Çünkü emperyalizmin stratejileri bugünden yarına belirlenmez, yüzyıl hatta birkaç yüzyıl sonrasına hedeflenir. Danimarka’nın bu dev adayı satmasını istiyor. Satmazsa?... Ne mi olur? Lafı uzatmayalım, bu dev ada Coni işgaline uğrar, 52. Eyalet oluverir. Danimarkalılar ve tüm dünya işgal filmi izler. Öyle de olacağından kuşku duymuyorum. Bir AB üyesi olan Danimarka’nın imdadına AB ülkeleri koşar mı? Koşmayacağını düşünüyorum.
Avrupa’dan milyarlarca liralık mal satın alan ABD bunun karşılığını istiyor. Siz de bizden eşit oranda mal alacaksınız diye buyuruyor. Nasıl? İyi değil mi? Alırlarsa havuç, almazlarsa sopa… Paşa paşa alacaklar elbette.
Yine aynı yeni-Nazi Trump Kanada’yı kendi sınırlarında görmek istiyor. Birleşme öneriyor. Bugünlerde Kanada siyasal ortamı karıştı. Direnemeyecekleri açık. Şimdiden ticaret anlaşması yaparak sınırlarından uyuşturucu, kaçak mal ve insan geçişini durdurma anlaşması yapıldı. Trump 1 – 0 önde. Silah üretimini astronomik düzeylerde yükseltmek, uzaydan yerküreyi gözleyecek güce erişmek, bir de Hitler doktrinleriyle birleşince yeni Hitlerlerin ortaya çıkması da kaçınılmaz oldu. Hitler Avrupa’yı kana bulamıştı, Trump alan genişletti, tüm yerküreyi kana bulama eğilimlerini açığa vurdu.
Ukrayna’da süregiden savaşı durduracağını ilan etmişti. Putin’le anlaştığını, Suriye’ye karşılık Ukrayna’da Putin’e kolaylık sağlayacağını açıklamıştı. Şimdi Ukrayna’ya gönderdiği silah ve askeri malzemenin karşılığı olarak yeraltı kaynaklarını veya toprak istiyor. Toprak talebi oraya çökme niyetinin hafifletilmiş ifadesi. Önce kışkırt, saldırt sonra yardım adı altında gönderdiğin silahların parasını iste! İşte yeni oyunun ilk perdeleri…
Asya Pasifik’te Çin’i kuşatma manevraları gözden kaçmıyor. Ticaret alanında dünya devi olan Çin geliştirdiği modern silah ve uzay manevralarıyla şimdilik bana dokunma, hazırlıklıyım diyor. Ne kadar sürer? Trump buradan uzak durur mu? Kuşkuluyum.
Gelelim Ortadoğu’ya…
ABD’nin Trump’lı veya Trump’sız Ortadoğu’yu terk etmeyeceği açık. İsrail’i saldırtan, HTŞ piyonuyla Suriye’yi içten çökerten, on binlerce Filistinli, Lübnanlı ve Suriyeli kanı döken Siyonist İsrail yönetimine verdiği destek ortada. Bölgemiz kan ve barut kokusundan geçilmiyor. Bu ateşin sınırlarımızdan içeri girmeyeceğini düşünmek büyük bir aymazlık olur. Bir biçimde bizi de etkileyecek. Bakalım nasıl etkileyecek!
Şimdi de tutturdu Gazze turizm alanı olacak diye. Bunu biraz açalım;
Gazze’yi yıkan İsrail ve destekçisi ABD ve AB Gazze’de yaşayan Filistinlileri yurtlarından kovma, Ürdün’e ve Mısır’a ve büyük olasılıkla ülkemize sürme planlarını açıkladı. Söz konusu ülke iktidarları bu taleplere karşı direniş gösterebilir mi? Kuşkuluyum. Filistinlilere tarihin görüp geçirdiği en büyük “sürgün” uygulanacak. Bir halkı çoluk-çocuğuyla yurdundan çıkarmak… Mantığım almıyor. Trump gerekirse askeri güç kullanacağını açıklıyor. Siyonist soykırıma uğrayan Filistinliler bu kez de Amerikan emperyalizminin doğrudan hedefinde! Bu açıklamalara Arap Birliği’nden henüz bir yanıt yok. Hem de Filistin’i Siyonist saldırılara karşı korumak üzere kurulmuş olan Arap Birliği’nden… Bu gelişmelere duyarsız kalan Müslüman Arap rejimleri Filistin için gönderilen tabutlara son çiviyi çakmak üzereler. Siyonistler Suriye’de gittikçe genişleyen işgale devam ediyor. Cihatçılar, efendileri emperyalizmin direktifiyle, seslerini çıkarmıyor, çıkaramıyor. Radikal cihatçılar tarih boyunca emperyalizmin payandası olmuştur. Gönümüzde de rollerini iyi oynuyorlar. Kelle kesen, askerimizi diri diri yakan cihatçılardan başka bir tavır beklenemezdi. Trump etkisi bölgede bizi de içine çekecek oranda güçleniyor.
Faşizm beklenmedik ölçüde güç kazandı. Teknoloji ve silah avantajı ellerinde… Giderek insanlığı yutacak.
Trump dünya halklarına kan kusturacak ölçüde bir saldırgan-militarist süreç başlattı, her ulusun bileklerine kelepçe hazırlıyor. Bu kez ne yazık ki neo-Nazizme karşı mazlum ulusları koyacak, Avrupa’yı Hitler belasından kurtaran bir Kızıl Ordu da yok!
Tüm dünyada anti-emperyalist, evrensel insan haklarına saygılı çevreler birlik olmalı, güçlenmeli ve Trump’ın elinin her uzandığı alanda direnişe geçmelidir. Trump ve neo-Nazi tayfasının dünyayı işgaline izin vermemelidir. Dünyanın her hangi bir noktasında işgale küresel çapta tepki verilmeli, gerektiğinde doğrudan emperyalist hedefler işlevsiz hale getirilmelidir. Örneğin Amerikan üsleri kapatılmalı, personel varlığı sınır dışı edilmelidir.
Kendi ülkemde toplumcu bir birey olarak ABD emperyalizminin ülkemi ve insanlarını teslim alabileceğini düşünmüyorum. Etkili bir karşı koyuş için ilk koşul olarak toplumsal birlik sağlanmalıdır. Kendimizi yurtsever olarak görüyorsak, bu yurdun emperyalist emellere hizmet etmesini istemiyorsak GOP stratejileriyle sınırların değiştirilmesine seyirci kalamayız.
Tehlike küresel çapta büyük!
Libya, Irak, Yugoslavya, Suriye olmak istemiyorsak…
Kenetlenelim!
Uyanalım!