KÖY ENSTİTÜLERİ

Abone Ol

Köy Enstitüleri; her tür yobazlığa ve zorluğa karşın, kısa sayılabilecek faaliyet süresi içinde, bu Ülkeye 17.342 Öğretmen, 8.756 Eğitmen, 57 yazar ve ozan, 7.300 Sağlık Memuru kazandıran kurumdur …

Kısa süre diyorum çünkü topu topu 14 yıl yaşamasına izin verilmiştir.

14 yıl…

Sonra?

Sonra yobazların korkulu rüyası haline gelen bu enstitüler (malum çıkar çevreleriyle iş birliği yapılarak) kapatılmış ve ülkenin geleceği karartılmıştır.

Oysa kapatan(lar) ya da kapatılmasına vesile olanlar biliyorlardı ki; kalkınma aşamasına sokulmuş bu ülkenin  Köy Enstitülerine gereksinimi var.

Ama?

Ama yobazlık baskın çıkmış; 14 yıl süreyle ülke gelişiminin can damarı olan bu örnek kurumların faaliyetlerine son verilmiştir.

Çünkü ülkenin yobaz kesimi, bu enstitüler devam ettiği sürece; yalan ve dolanlarını sürdüremeyeceklerinin, el ve ayaklarını öptürecek cahiller bulamayacaklarının ayırdına varmışlardı.

Dahası cemaat ve tarikatlarını yaşatamayacak, varlıklarını sürdüremeyeceklerdi.

*    *    *

Çok sık yazar, çok sık dillendiririm; Köy Enstitülerinin kapatılması ülke gelişimindeki en önemli kırılma noktasıdır.

“Bu ülke insanı Köy Enstitülerine sahip çıksaydı; bugün biz de gelişmiş ülkeler arasında olurduk…”

Köy Enstitüleri, tüketici eğitimden üretici eğitime geçilerek toplumun yeni baştan örgütlenmesini amaçlayan bir kansız ve sessiz devrimdi.…

Kırsaldaki yoksul çocukları, uygulamalı, “üretim için eğitim” anlayışıyla eğitip yetiştirerek ve maddi-manevi destekle yine kırsala tam donanımlı gönderen; TÜRKİYE’YE ÖZGÜ BU SİSTEM TBMM’ne 17 Nisan 1940 tarihinde getirilen bir kanunla Kabul edilmişti.

Bu kanun oylamasına C.Bayar, A.Mendres gibi 148 muhalif vekil katılmamış, kanun 278 vekilin oy birliği ile kabul edilmişti.

Uğur Mumcu’nun belirttiği gibi küçümsenmeyecek karşıtların olduğu ortamda artık sıra uygulamadaydı.

Milli Eğitim Bakanlığı’na H.Ali Yücel, İlköğretim Genel Müdürlüğüne İ.Hakkı Tonguç getirilmişti ve 1946 yılına kadar çok önemli işler başarılmıştı.

Anadolu aydınlanıyor, köyler ve köylülerde önemli kalkınma, bilinçlenme etkileri görülüyordu.

Topyekûn bir seferberlik başlamıştı.

Ne var ki;

a) Anadolu topraklarının %70’ini elinde bulunduran toprak ağaları,

b) Harf Devrimi sonucu ellerinden kazançları alınan medrese hocaları,

c) Dünya Savaşı sonrası, iktidarın ABD bloku yanında yer almasıyla oluşturulan yoğun Amerikancı ve antikomünizm propagandaları,

d) TBMM’de C. Bayar, A.Mendres, R.Koraltan, E. Sazak gibi enstitü karşıtlarının sözcülüğünü yapanların ABD desteğiyle de yoğun çalışmaları,

e) Cumhurbaşkanı İsmet İnönü başta olmak üzere iktidar partisi olan CHP’nin enstitü karşıtlarına yeterince karşı çıkamayıp ödünler vermesi (C. Başkanı İ.İnönü’nün demokrasiye ve çok partili sisteme bağlılık gerekçesiyle CHP’den istifa etmesi, dini eğitimin kapısının açılması… gibi..) nedenleri, 

27 Ocak 1954 tarihinden de önce bu aydınlanma yuvalarının sonunu gösteriyordu.