Çorum’a bakan yüzü dağın nasıl da kıraç… Ot bitmez derler ya… O sebepten Köse Dağ derler adına.
“Köse Dağ’ın öte yüzünü gördün mü?” diye sordu Orman İşletmesinden bir arkadaş. “Görmedim” cevabını verince de “Yarın seni götüreyim Köse Dağ’ın öte yüzüne…” dedi.
Sabah 10.30 sularında çıktık yola. Yol öte yüze döner dönmez görkemli bir orman karşıladı bizi. Kalem gibi göğe uzanıp güneşe el sallayan ağaç denizi…
Yolun hemen sağındaki yamaçta parmak kadar çam fidelerini görünce sordum. “Siz mi diktiniz bu fideleri?” Yüzünde buruk bir hüzün “Yok” dedi ormancı arkadaş, “Buralar açma tarlaydı. Epeydir eken yok. Orman kendini tazeliyor gördüğün gibi.”
O yıllara çevre gönüllüsü dostlarla Türkiye Tabiatını Koruma Derneği’nin Çorum Şubesi’ni kurmuştuk. Vahit Benderli ağabeyime Tanrı’dan rahmet diliyorum. Sekiz yıl ağabey-kardeş, baba-oğul gibi çalıştık.
Ve yine o dönemde Çorum’da Çevre Müdürlüğü yeni kurulmuştu. İlk günlerde Müdür Melahat Özoğlu dışında hiç personel olmadığını dernek olarak yaptığımız ziyarette öğrendik. Biz düşen her konuda dernek olarak yardıma hazır olduğumuzu söylemekti.
İşte o günlerde Çevre Bakanlığı’ndan gelen bir yazıda “Otomobilsiz Kent Günü”nün Avrupa’da olduğu gibi ülkemizde de 22 Eylül’de kutlanması istenmekteydi(2002). Bu etkinlik T.T.K. Derneği ile Çevre Müdürlüğü’nün ilk ortak etkinliği olacaktı. Şehrin belli yerlerine bez afişleri hazırlanması ile bir broşür hazırlanmasını dernek olarak biz üstlendik. Çevre Müdürlüğü de Valilik ve Belediye ile görüşerek belli bir güzergâhın o gün için araç trafiğine kapatılmasını üstlendi. Bu etkinlikten amaç ülke nüfusunun büyük çoğunluğunun yaşadığı kentlerde giderek artan trafik ve ulaşım sorunlarına halkın ve yönetenlerin ilgisini çekmekti.
Burada meraklısı için bir parantez açmak istiyorum. Yazıya çalışırken yaptığım internet araştırmasında bu anlamlı günün İzmir’de ilk kez 22 Eylül 2014’de kutlandığını öğrendim. Çorum’da yapılan bu anlamlı etkinlik doğal olarak ilgili Bakanlığa da bildirildi. İl Çevre Müdürü’nü Ankara’da katıldığı bir toplantıda bir sürpriz bekliyordu. Çorum, Otomobilsiz Kent Günü etkinliklerinde Bakanlık tarafından en başarılı il seçilmişti. Böylece dernekler ile kamu kuruluşlarının ortak çalışmasının ne gibi verimlere yol açtığını bir kez daha kanıtlamış olduk.
Gelelim Köse Dağ’ın sakalını bitirmeye veya bitirememeye…
Yine 2002 yılında Dünya Dağlar Günü kutlamaları için bir karar alır. Biz de bu kararı Çevre Bakanlığı’nın İl Çevre Müdürlüğü’ne bildirerek dağlarla ilgili etkinlikler yapılmasını istemesiyle öğrendik.
Bir öğleden sonra Çevre Müdürü Melahat Özoğlu arayarak görüşmek istedi. Makamına gittiğimde “Dünya Dağlar Günü için Çorum’da ne etkinlik yapabiliriz?” diye sordu.
Ben de “Köse Dağ’ın sakalını bitirelim…” dedim. Melahat Hanım Çorumlu olsa da uzun yıllar Ankara’da yaşadığı için bir anda Kösedağı’nı hatırlayamayarak “Nerede o dağ?” diye sordu.
Benim oturduğum yerin karşısındaki pencere Kösedağ’ına bakıyordu. “Biraz öne eğilirseniz pencereden Kösedağ’ı göreceksiniz…” dedim.
“Kösedağ’ın öte yüzünü gördünüz mü?” diye sordum. “Hayır…” dedi. Ben de Orman İşletmesinden arkadaşla yaptığım geziyi anlattım. Eğer Kösedağ ağaçlandırılırsa Çorum’un iklim dengesi çok olumlu bir şekilde etkilenir. Yağışlar düzenli olur gibi şeyler anlattım. Ve ekledim bu uzun soluklu bir çalışmadır. Dağın tepelerinden başlayarak teraslama yapılarak ağaçlandırma eteklere kadar inecek ve bu da hayli zaman alacaktır, diye sürdürdüm önerimi.
Melahat Hanım çok heyecanlandı ve bu proje için ilgili valilik birimleriyle bir toplantı yapılmasına karar verdi.
Bir hafta geçti geçmedi, toplantı için davet edildim. Şehrin etkili yetkili insanlarıyla buluştuk. Bu uzun soluklu projenin olmaması için ellerinden gelen yokuşu yaptılar. O dönemde Çevre Müdürlüğü ile Orman İşletme Müdürlüğü ve Ağaçlandırma Başmühendisliği ayrı birimler olduğundan bu ortak proje doğmadan öldü.
Çıkmadık candan umut kesilmez, derler. Kösedağ’ın sakalını bitirmek için hâlâ çok geç değil. Niye olmasın? Yeter ki iyi niyet olsun yeter. Çorum’un Samsun çıkışındaki çam ormanı o dönemin Özel İdare Müdürü, daha sonra bir dönem belediye başkanlığı da yapan Hamit Duran’ın gayret ve çabalarıyla edinilmiş bir değerdir. O yıllarda çam ormanına adının verilmesi için yaptığımız görüşmelerden ne yazık ki olumlu sonuç alamamıştık.
Gün gelir Kösedağ’ın da sakalı biter elbet…