Ziya’mın atını pazara tutun,
Gelen geçen Ziyam ölmüş desinler.
Kapadokya denilince ilk akla gelen Peri Bacalarıdır. Yerli yabancı turist kafileleri gelir.
Oysa yörenin tarihsel değeri unutuldu; beyaz atlar ülkesi olarak bilinirdi.
Atasözlerine, türkülere konu oldu. Romanların, öykülerin vazgeçilmez konuları arasında yerini aldı. Tarih sayfalarında yer alan bilgilere göre atlar evcilleştirildikten sonra günlük işlerde, tarımda savaş alanlarında kullanıldı. Sadece onların gücünden yararlanılmadı. Bir zamanlar onların eti, sütü atın kendisi kadar değerliydi. Onlar asla sahiplerine ihanet etmedi. İnsanlara zarar vermedi.
Gözden düşen gönülden de düşermiş. Motorlu taşıtlar onların yerini aldıkça değerleri azaldı. Beyaz atlar ülkesi tarih sayfalarında yerini aldı. Tıpkı insanlar gibi yaşlanan, işe yaramayan(?) insanlar gibi atlar da terk edildi. Abbas Sayar’ın yazdığı romanda yılkı atları anlatılır. Romanı okuduğunuzda anlarsınız; ustamız aslında yılkı atlarını değil, insanları anlatmıştır!
Günümüzde sadece hipodromlarda yarışan atlar var. Sadece saf kan yarış atları tavlalarda yetiştirilir. Yarış alanlarında atlardan daha fazla ecel terini döken beygirciler izleyici olarak bulunur. Onlar, yarışan her atın yedi göbek soyunu ezbere bilir. Hangi jokerin yarış alanında neler yapacağını tahmin eder. Yarış alanlarında istenilen başarıyı gösteremeyen, sakatlanan atların gideceği yer bellidir. Onlar, geçtiğimiz yıllarda sütçü beygiri olurdu.
Geleneklerini sürdürmek isteyen ülkelerin atlı askerleri, atlı polisleri sembolik olarak görülür.
Turistik yörelerimizde, bazı yerleşim yerlerinde eğlence amaçlı düzenlenen gezilerde at arabaları kullanılır. Sünnet yapılacak çocuklar, arkadaşlarıyla birlikte at arabalarıyla şehirlerde tur atardı. İstanbul Adalarda olduğu gibi bazı yörelerimizde faytonlarla turistler şehir içinde gezdirilir. Bazı at sahiplerinin gözü doymadığı için hayvanların yorulması, hastalanması, yaşlanması onları asla ilgilendirmez.
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte güneş enerjisiyle çalışan faytonlar devreye girdi. Yetkili kişiler yeni bir uygulama başlattı. Yapılmak istenen çalışmayla atların çektikleri sıkıntılar giderilecekti. Sanal ortamda izleyebilmek için elektronik çipler takıldı. Yüz tane at için yeni barınaklar arandı.
Yapılan çalışmalar sonuç vermişti. Görüşmeler sonucunda alınan kararlar kayıt altına alındı. Çip takılan atlar barınaklara gönderildi. Yeni bir haber gündeme gelip oturdu. Atlar kayıptı. Birileri en son teknolojiyi alt etmişti. “Minareyi çalan (çalmak isteyen) kılıfını hazırlarmış”.
Önceden “Beyaz Atlar Ülkesi” vardı. Tarih sayfalarında “Kayıp Atlar Ülkesi” yerini alacak.