Daha önceki bir yazımda, Kurye Yunus Emre Göçer’in davasını izleyeceğimizi, devletin Göçer ailesine destek çıkıp çıkmayacağını göreceğimizi duyurmuştum.
16 Ocak 2024’te görülen davada karar çıktı. “Somali cumhurbaşkanının oğlu Mahmut’a 3 yıl hapis cezası verilirken önce takdir indirimi ile 2 yıl 6 aya düşürüldü. Ardından da bu ceza 27.300 lira para cezasına çevrildi.”
Kararı bildiren ajans haberlerine göre yaşamını kaybeden motokurye Yunus Emre Göçer’in eşi de şikayetini geri almış.
Sonuçlandı!
Ne sonuçlanma amma!
Hep birlikte izledik, gördük.
Yargı bu kadar hızlı sonuç verebiliyormuş!
Aylarca ve hatta yıllarca iddianamesi bile hazırlanmayan davalar raflarda beklerken…
Siyasi nedenlerle yıllarca barış ve özgürlük savunurları “içerde” tutulurken…
Hangi güç Mahmut’u yurt dışına çıkarabildiyse, aynı güç yargılamayı jet hızıyla sonlandırmıştır!
Kameraların açıkça cinayet işlendiğini göstermesine karşın Göçer’in katili taksirle adam öldürmekten yalnızca 3 yıl cezaya çarptırılmış, iyi hal göz önüne alınarak 2 yıl 6 aya indirilmiş! Hangi iyi haller görülmüş merak ediyorum doğrusu.
Bir insanın, evli ve çocuğu olan genç bir insanın, kaza ile de olsa, ölümüne neden ol ve yalnızca 2 yıl altı ay hapis cezası al. O da para cezasına döndürülsün! Yitirilen canın karşılığı para olabilir mi?
Eşinin şikayetini geri almasının arkasındaki nedenleri de merak ediyorum. Eşi ve çocuğunun geleceği gözetilmiş mi? Babasız büyüyecek bir çocuğun ruhsal sıkıntıları, bu sıkıntıların bundan sonraki yaşamına etkisi, eğitimini yürütüp yürütemeyeceği bir buçuk ay içinde ele alınmış mı? Psikologların görüşü nedir? Anne ve çocuğa destek vermişler mi?
Ölümlü kazaya neden olan kişinin mutlaka tutuklanması gerektiğini savunmuyorum. Yargılamanın jet hızıyla gerçekleşmesini, verilen cezanın gerçekten hak ettiği ceza olup olmadığını, cezanın paraya çevrilmesinin etik değerini sorguluyorum. Umarım yargı can kaybını, eşin ve çocuğun bundan sonraki yaşamını gözeterek vermiştir. Pek aklım yatmadı.
16 Ocak 2024, Ankara