KADINLAR NASIL GİYİNMELİDİR?

Abone Ol

Zeki Sarıhan diye bir köşe yazarı, “Kadın Neden Derli Toplu Giyinir?” diye bir yazı yazmış. Aslında yazı, “Kadın Neden Derli Toplu Giyinmeli?” olacakmış, çok tepki toplar diye başlığı değiştirmiş. Kendisi öyle söylüyor.

Yazıyı okuyunca şok oldum, “Akademik bir unvanı yoktur umarım” dedim ve Zeki Sarıhan’ı internetten araştırdım. Eğitimci, yazarmış bir sürü kitapları varmış.

Kitapları da düşünce konuları üzerine…

Erkeklerin, kadınların nasıl giyineceği konusunda söz söylemeye hakkı da yoktur, haddine de değildir.

Kadın, nasıl giyineceğine kendisi karar verir.

Ama, ancak, fakat, lakin…

Olmaz…

Bu konu bu kadar nettir.

Ne diyor yazar:

“Bir kadının giyimine dikkat etmesi demek; vücudun büyük bölümünü diğer insanlardan, özellikle erkeklerden sakınacak biçimde örtmesi demektir.”

Kadın neden erkekten korunmak için örtünsün?

Yazar, eski çağlarda da kadının gereği gibi örtündüğünü söylüyor. Anlaşılan taş duvarlara çizilmiş kabartma resimlere hiç bakmamış ya da bu konuda hiç bilgisi yok.

“Köylerde, işçi semtlerinde, kentlerin varoşlarında yaşayan kadınlar; vücutlarının hangi bölgelerini giysileriyle örtmeleri gerektiğini çok iyi bilirler.”

Bu cümlenin masumane bir tarafı yok. Ne demek “kadınlar, hangi bölgelerini örtmeleri gerektiğini çok iyi bilirler!”

Kadını küçük düşürücü, suçlu ilan edici, cinsiyetçi bir dil kabul edilir değildir.

“Kadının vücudunun gerekli yerlerini örtme ihtiyacı duyması, kadınlığın fıtratında yatar. Yani bu doğuştan gelen ve hayat boyu süren biyolojik bir zorunluluktur.”

Bu yaklaşıma ne demeli?

Yazara göre kadın, doğuştan örtünmek içgüdüsü ile dünyaya geliyor.

Tarih öncesi çağlar sayılmıyor.

İlkçağ, orta çağ ya da yakın çağ…

Dünya tarihi yok hükmünde…

“Erkeklerin giyim kültürü de vardır fakat onların kapatmaları gereken bölgeleri kadınlarınki kadar değildir.”

Daha doğrusu erkeğin nasıl giyindiğinin bir önemi yoktur. “Erkek, istediği gibi giyine bilir.” demek istiyor.

“Erkeklerin gözleri daha çok kadınlar üzerindedir.”

Tüm erkekler suçlu sayılmış, zan altında bırakılmış.

Yazar erkekleri çözmüş kendince…

“Toplum “açık saçık” giyinen kadını kendi içine kabul etmez.”

Bu cümleye verilecek bir yanıt bulamıyorum.

Burjuvaların açık giyindiğinden dem vuruyor ve sistemin sanatçılarının vücudunu teşhir ettiğinden bahsediyor, “Devrimci sanatçı bu bayağılığa düşmez.” diyor.

“Hiçbir kadın “pasaklı” biri olmak istemez.”

“Her kadın, başkalarının ilgisini çekmek ister.”

Kadının pasaklı olmak istememesi, başkalarının ilgisini çekmek istemesi gibi toptan hüküm içeren bir yargı ne kadar doğrudur ne kadar ahlaki bir yaklaşımdır?

“Bu akım Türkiye’ye burjuva Batı’dan sirayet etmiştir.”

“Açıklığı “medeniyet “in bir gereği sayıyorlar.”

Açık giyinmeyi, batının bir etkisi olarak görüyor. Dünyada tek batılıların açık giyindiğini var sayıyor. Anlaşılan diğer kıtalardan haberi yok ya da diğer kıtaları dikkate almıyor.

“Burjuvazinin alabildiğine açılmayı tercih ettiğini, halkın ise derli toplu giyindiğini söyleyebiliriz.”

“Devrimden umudu kesen bazı genç kız ve kadınlarımız vücutlarını mümkün olduğunca açmayı bir devrim sayıyorlar.”

Yazar bu yazıyı ilerici olduğunu düşünerek yazıyor ama yazının sonuna da “Benim gibi bu konuda fikir yürüten birinin de “gerici” olarak damgalanması riski var.” diye de ekliyor.

Zeki Sarıhan’ın köşe yazısı, bilimsel gerçeklerden çok uzak, ahlaki de değil, etik de değil; psikolojik, sosyolojik, tarihi bilimlerde de geçerliliği yok.

Yazı baştan aşağıya bilim ve mantık dışı…

En garibi de eğitimci yazar Zeki Sarıhan’ın bu yazıyı; ilerici, demokrat kimlikle kaleme almış olmasıdır.

Ne diyelim…