Türkiye’de 40’tan fazla ziraat fakültesi ve buradan mezun olup da şu anda işsiz olan, en az 20 bin ziraat mühendisimiz var. Ancak buna rağmen Türkiye, çiftçiye ekmesi için sağlayacağı tohum konusunda tamamen dışa bağımlı. Dünyada tohumun patronu ise tek kelimeyle İsrail. Kısacası, her ne kadar meydanlarda “Kahrolsun İsrail!” diye ünleyip bu ülkede üretilen ürünlere boykot çağrıları yapılsa da, ülkemiz tarım konusunda İsrail’e tam göbekten bağlı.
İş tohumu almakla da bitmiyor. İsrail tohumu olayının kesinlikle bir de öbür tarafı var. Bir dünya para vererek aldığınız tohumların genetikleriyle oynanmış durumda. Örneğin, İsrailli araştırmacıların, genleriyle oynayarak, gül ile limon kokulu domates yetiştirdiğini İsrail’de yayımlanan Salom Gazetesi haber yaptı. Ayrıca da, vereceğiniz tohum siparişiyle istediğiniz şekle sahip domatesleri bile bulabilirsiniz; çekirdeksiz, kalp şeklinde, salatalık şeklinde, dilimli, vb...
Yani genlerle oynama meselesi yüzde yüz doğru. Gelelim başka doğrulara. Bu tohumların bir ekimlik olduğunu bilmeyen yok. Yani İsrail’den bir defa tohum almakla kurtulamıyorsunuz; her yıl alıp onlara bağımlı olmak zorundasınız. Çünkü İsrail tohumunu toprağa bir ektiniz mi, artık isteseniz de yerli tohuma dönemiyorsunuz. Genetiğiyle oynanmış tohum toprağınıza da zarar verdiği için yerli tohumla verim almanız artık mümkün olmuyor; hep bu genetik tohumu kullanmak zorundasınız. 50–70 yıl sonra ise toprak kanserojen maddelerle dolduğu için artık tamamen kullanılmaz hale geliyor.
Buna en güzel örnek Türkiye'nin patates deposu olan Niğde ve Nevşehir bölgelerinde yetiştirilen patateslerde kanserojen maddeye rastlandığı için artık patates ekiminin kısıtlanmasıdır. Yani İsrail, tohumu tek başına satmıyor. Tohum alana hastalığı da bedava... Tohumların içine hastalık yerleştiren İsrail bu sayede zirai ilaç satımını da garanti altına almış oluyor.
Bir de işin maddi boyutuna kısaca bir göz atalım. İsrail’de üretilen bir kilogram tohumun fiyatı ne kadar biliyor musunuz; tamı tamına bir kilogram altının fiyatıyla aynı. Gerisini varın siz hesap edin.
Ve bütün bu acı tabloya rağmen Türkiye'de yabancıların menfaatine çalışan bir patent sistemi işletiliyor. Öyle bir sistem ki, köylü kendi bahçesinde yerli tohum ekemeyecek. Ekerse de uluslararası mahkemede yargılanacak! Şu anda dünyada tarımda İsrail tohumu kullanma yasasını çıkaran ilk ülke işgal altındaki Irak oldu, ikincisi de biz olma yolundayız.
Sonra da “Kahrolsun İsrail” öyle mi?
DÜŞÜNEN SÖZLER:
· Akıl, insanın külahında bir çividir; yumruk yemeden kafanın içine girmez. ARNAVUT SÖZÜ
· Aklını kullanmayanlar bağnazdır, aklını kullanamayanlar aptaldır, aklını kullanmaya cesaret edemeyenler ise köledir. LORD BYRON
· Eskiden köleler hiç olmazsa ayaklarına geçirilen prangaların farkındalardı. Şimdikiler zincirlerini bile göremiyorlar. ZÜLFÜ LİVANELİ
· İnsanlar üçe ayrılır: Görenler, gösterince görenler ve asla göremeyenler. LEONARDO DA VİNCİ
· Yanlışı alkışlıyorsan, fikrin yoktur. Eğri ile doğruyu ayıramıyorsan aklın yoktur. Yalana sahip çıkıyorsan ahlakın yoktur. Akıl ve ahlakını, kiraya verdiysen, sen zaten yaşamıyorsun. E. DE LA BOÉTİE