İSLAMDA KABİR ZİYARETİ-2

Abone Ol

Ey insanoğlu, sakın kendine güvenme sakın gençliğine, yiğitliğine ve güzelliğine aldanma, sakın. Sakın malına, mülküne, makamına, mevkiine ve evladına aldanma. Bunların hepsi geçicidir, fanidir, emanettir. Sakın emanetine hıyanetlik etme. Benim sandığın o varlıkları binlercesi bıraktı gitti. Kendini aldattı, ahmaklardan, yanılanlardan oldu, pişman oldu. Ama nafile. İş işten geçti. Ölüm geldi. Kabir denen bu cehennem çukuruna bizi gömdü. Tövbe etme fırsatını bile vermedi. Şimdi geçici, sahte, kandırıcı, aldatıcı dünya zevklerinin cezasını acı acı inleyerek çekiyoruz. Uyan ey ziyaretçi, halimden ibret al, diye haykırıyor. Bu sözlerin hepsi Allah’ın ayetlerinden, R.SAV.in kutlu sözlerinden derlenmiş, gerçeğin gözümüze bir ok gibi saplandığı hakikatlerdir. Uyanalım ve kabirleri bu anlayışla ziyaret edelim. Yani ibret alalım.

İşte kabirleri ziyaret ederken ölülerin bu sözleri ile karşılaşıyoruz. Duymuyoruz. Onların haykırışını ama hissediyoruz. Çünkü R.SAV. ölülere telkin verirken bir sahabi “Ölüler duyar mı ya Resulallah?” dediğinde; “Allah’a yemin ederim ki, ayak seslerimizi bile duyar, ziyaretinizi görür ve bilir, ama cevap veremez” buyurmuşlardır.

Düşünen, ibret alan insanlar için bunların ölçüsüz yararı, düşünmeyen, anlamayan, kendilerini işledikleri günahların korkuları sarmış olan ahmak ve gafiller ise bu ziyaretlerden bir şey anlamaz. Bunlar kendilerine yazık etmiş olanlardır. Allah onlara da yardım etsin. Uyansınlar, ibret alsınlar, hidayete ve inayete kavuşsunlar inşallah.

*

Her şeyin bir adabı, usulü, kuralı olduğu gibi, kabir ziyaretinin de bir mantığı ve yolu-yordamı vardır. Kabirlere saygı ile girilir, temiz beden, temiz kalple ziyaret yapılır. Kabirler çiğnenmez. Kabire besmele ile basılabilir. Besmelesiz kabire basmak ölüye basmak gibidir. Ölüye eziyet verir. Yani Yasin-i Şerif sadaka ve onlar namına yapılan iyilikler ve hayırlar onları ferahlatır. Onların, ölülerin defterine sevap yazılır. Kabirlere selam verilir. “Selamün Aleyküm ey kabir ehli” denir. Onlar da size “vealeyküm selam ey dünya ehli” derler. R.SAV.in ifadesi budur.

R.SAV. genelde her Cumartesi günleri kabirleri, şehitlerin kabirlerini ziyaret ederlerdi. Bizim gibi bayramdan bayrama değil, en az haftada bir ziyaret ederlerdi ve onları daima hayırla yad eder, “Sakın ölülerinizin günahlarını konuşmayın, iyiliklerini anlatın. Çünkü şeytanla bile ölülerle olan irtibatlarını kesmişlerdir” buyurmuşlardır.

Şimdi Hıdırlık Mezarlığında yatan büyük alim Yusuf-u Bahri hazretlerinin kabrine yazdırdığı ziyaretçilere öğüt olan sözlerle devam edelim:

“Her nefis, her can, her ruh mutlaka ölümü tadacaktır. Sonra huzuruma gelecektir. (Ankebut, 57. sh, 403)

(Ey sevgilim) Muhammed SAV. sen de öleceksin, onlar da ölecekler. Sonra şüphesiz sizler de hesap ve kitap, muhakeme için mahşerde rabbinizin huzurunda sorgulanacaksınız. Muhakeme edileceksiniz.”

-Ölüm öyle bir şerbettir ki, bütün canlılar bu şurubu içeceklerdir.

-Ölü elbisesi giyeceği olan kefen öyle bir giysidir ki; köle de, kral da, zengin de, fakir de aynı kefene sarılacaktır.

-Sal tahtası öyle bir binittir ki, dünyada uçağa binen de, yata, kata sahip olan da ayakları olmayıp yürüyemeyenler de sal tahtasında omuzlarda taşınacaklardır.

-Kabir öyle bir ev, öyle bir mekandır ki, dünyada saraylarda, köşklerde, villalarda, altın kaplamalı karyolalarda, kuş tüyünden yapılmış döşeklerde de yatsan, sonunda o nazik bedenin toprağa yatacak, kabir çukuruna batacaktır. Kabir ehline saygı duy, çünkü er-geç senin de varacağın yer orasıdır.

Yusuf-u Bahri hazretlerinin kabirlerindeki ibretli yazı şudur;

“Ey kabrimi ziyaret eden ziyaretçi kardeşim.

Halime bakıp da ibret aldın mı? Dün ben senin gibi idim, şanlı-şöhretli-itibarlı-dünya nimetleri önüme serilmiş asude yaşardım, yarın sen de benim gibi olacaksın. Bir fatihaya muhtaç kalacaksın. Akıbet ölüm, bir gün senin de buraya yolun düşer, benden ibret al gülüm.”

İşte kabirlerdekiler bizleri böyle uyarıyor. Ne mutlu uyanana, bu çarpıcı sözden ibret alana. Amin.