İSLAM’DA ÇALIŞMANIN, HELAL KAZANCIN ÖNEMİ

Abone Ol

Şu fani aleme gelip de, bu dünyanın bir mücadele yeri olduğunu bilmeyenimiz var mıdır, elbette yoktur.

Yaşamak için kazanmak, kazanmak için de çalışmak şarttır.

Dünyada rahat etmek, ahirette ebedi huzura kavuşmak ancak çalışmakla mümkündür. Başka yolu yoktur bu işin. Rahatlık içinde yaşayan şahıs, aile, toplum ve milletler bu huzuru ancak çalışma ile elde etmişlerdir.

Onun için yüce Allah, Kur’an’da, insan için ancak çalıştığı vardır. Çalışan herkes mutlaka karşılığını görür, buyurmuştur.

Tembellikte inatla ısrar eden hiçbirisinin yüceliği asla görülmemiştir. Tembellik daima fakirlik, hakirlik ve fukaralık getirir. Can taşıyan hayvanlar bile yaşamak için çalışırlar.

Karıncalar, arılar, diğer böcekler hep harıl harıl çalışmaktadırlar. Avlarını yakalamak için aslanların, kaplanların, çıtaların avlarının peşinde yüz kilometre hızla koşarak efor sarfettiklerini belgesellerde izlemişsinizdir. Diğer kurtlar, kuşlar hep böyle bir mücadele içindedirler. Düzen böyle kurulmuştur. Çalışan yücelir, tembeller cücelir.

Yüce dinimiz İslam devamlı çalışmayı, kazanmayı emretmektedir. Dünyayı isteyen dünyaya, ahireti isteyen ahirete çalışsın. Sizin en hayırlınız dünyası için ahiretini, ahireti için de dünyasını terketmeyen, ikisi için de çalışanınızdır. R.SAV. efendimiz, iki günü eşit olan ziyandadır. Mutlaka bir sonraki gününüz bir önceki gününüzden daha verimli, kârlı olmalıdır buyurmuştur. Dünya ahiretin tarlasıdır. Hiç ölmeyecek gibi dünyaya, hemen ölecekmişsiniz gibi ahirete çalışınız, buyurarak bize çalışmalarımızda metodu göstermektedir.

R.SAV. Hz. Bir muharebeden dönerken ordunun su ihtiyacını gidermek için sulak ve hurmalık bir yerden geçerlerken bahçe sahibi R.Sav.i hürmetle karşılar ve elini öpmek ister. Ancak kendi ellerini de arkasına saklar. Çünkü elleri çamurludur. Hz. Muhammet SAV. Orduya hitaben şu eşsiz cümleleri kullanır: “Ey ümmeti ashabım (sahabinin çamurlu ellerini havaya kaldırarak) işte öpülecek eller, çalışırken kirlenen bu ellerdir” buyurdular.

Yine bir vaktin mescit çıkışında arkadaşları ile sohbetleri sırasında bir delikanlı selam verip hızla oradan geçer. Sahabiler bu genç hakkında, “Ya resulallah bu genç çok çalışkandır. Keşke ibadeti de böyle gayretli olsa” dediklerinde, R.SAV. hazretleri “Bu genç kazancını gösteriş için yapmıyor. Çoluk çocuğunun, ana-baba, ailesinin geçimini temin için yapıyorsa, o zaten ibadet ediyor demektir. Allah’ın emrettiği farzları yapıyor ve helali umellahtan çalışarak istiyorsa onun çalışması bizatihi ibadettir. O yolda ölürse hükmi şehittir. Yani ulu Allah ona şehit sevabı verecektir” buyurmak suretiyle çalışmanın kutsal bir iş olduğunu bildirmiştir.

R.SAV.in arkadaşları ve onu takip eden hakiki müminler aynı yolu takip etmişlerdir. Hz. Ömer; cami önünde dilenen bir gence elindeki değneği indirmiş, “Gücün, kuvvetin yerinde olduğu halde dilenmeye utanmıyor musun. Hem kendini hem de dinini küçültüyorsun. Benim babam hattap, sırtında odun çeken kişidir. Bizleri, ailesini beslemek için sırtında odun çekerek kazanç elde etmiş ve sırtı yara olmuştur. Al şu baltayı ve ipi, hadi ormana. Seni bir daha cami avlusunda dilenirken görürsem ha!” diyor.

Bir milletin refah seviyesine ulaşması büyük Atatürk’ün dediği gibi muassır medeniyet seviyesine ulaşmamız, milletçe çalışmamız, kolektif, planlı, programlı çalışmamıza bağlıdır, çalışan kazanır, çalışmayan azalır. Unutmayınız dünya bütün insanlığın çalışmaları mesaileri ile gayretleri ile mamur olur. İnsana Allah’ın verdiği en büyük sermaye akıllı, fikirli, plan ve programlı çalışması ve sanatıdır. İnsan bütün varlığını kaybedebilir. Sıhhati ve çalışma azmi ile sanatını icra ederse her zaman kaybettiğine kavuşur. Yitirdiğini bulur. Yeter ki ümidini ve azmini kaybetmesin.

Büyük Türk evliyalarından Beyazıdi Bestami’nin bir olayı ile devam edelim. Horasanlı Türk velisi Hz. Beyazıt, alim, arif bir kişi. Öğrencileri ve müritleri bir propaganda yayıyorlar, uçuyor, kaçıyor, göklere çıkarıyorlar. Bir gün dergaha geliyor. Bir de ne görsün. Müridleri şeyhin himmeti var diye herşeyi yağma etmişler, onları toplayıp şu tarihi cümleleri sarfediyor; Ey insanlar, yüce Allah yönettiği mahlukatın kullarını tabii kanunlarını değiştirmez. Bunlardan birisi de çalışarak kazanmaktır. Vallahi benim eşyamı taşımak değil benim derimi yüzseniz de içine girseniz, size bir fayda olmaz. Dünya için de, ahiret için de çalışacaksınız. Başka çareniz yoktur. Tembel oturanlar sürünmeye mahkûmdur, diyor.

Armut piş, ağzıma düş, ancak masallardadır. Allah çalışanın dinine, mezhebine, meşrebine bakmaz. Çalışana verir. Çünkü Allah öyle ise bize laf söyleyen değil, faal iş yapan insanlar lazımdır.

Elbette ki, çalışmalarımız ilim ve teknolojiye dayalı olmalı. Ferdi gayretin yerine güçlerin birleştiği, kolektif ve anonim çok ortaklı şirketler şeklinde çalışmalıdır.

Netice: Hem kendimiz ve hem de milletimiz için çalışmalıyız. Bize bizden başka dost yoktur.

“Matem ölüyü diriltmez, keder musibeti defetmez. Esef, üzüntü geçmişi geri getirmez. Korkunun ecele faydası yoktur. Korku helaki tacil eder. Tedbiri elden bırakma, tağdire güven sağla, çalışmaya sarıl, ümitsizlik bizim kapımız değildir. Devamlı ümitle, azimle ilerlemeliyiz. Bunlar bize Kur’an’ın emirleri, R.SAV.in tavsiyeleridir.

Ey millet, çalış, başka çaren yoktur.

Hüsrana rıza verme, çalış azmi bırakma.

Kendin yanacaksan bari evladını yakma.

Sahipsiz olan voltanın batması haktır.

Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.