Allah’ın emrini gizlice inkara yelteniyor. R.SAV.in üzülmesine sebep oluyor. Geçmişini hatırlatan zekat memurlarına “bana biraz müsaade edin de biraz düşüneyim” diyor ve zekat memurlarını reddetmiş oluyor ve böylece Allah ve resulüne karşı geldi. Allah’ın kutlu resulünün daha önceden buyurduğu gibi, Salebe, kendisine gerçekten yazık ediyor. Allah ve resulüne yüz çeviriyor. Tevbe 77. ayet nazil oluyor. Bu durum Hz. Ömer tarafından Salebe’ye iletiliyor; “Ya Salebe, Allah’ın resulü senin için ‘Salebe kendine yazık etti, Salebe kendine yazık etti’ diyor” diye Salebe’ye bildiriyor. “Senin hakkında ayet nazil oldu. Sen bittin ya Salebe. Kendini mahfettin Ya Salebe” dedi.
Hz. Ömer’in bu acı sözü üzerine Salebe’nin kalbine korkunç bir endişe ve kesilmez bir korku düştü. Zekatını sürüler halinde alıp R.SAV.e Medine’ye getirdi. Bu husustaki ayetleri açıklayan müfessirlerin beyanına göre; R.SAV. Salebe’nin zekatın ıkabul etmedi ve bana da kabul etmememi emretti. Salebe başına topraklar saçarak feryadı figan etti ama iş işten geçmişti. R.SAV. “Ya Salebe, senin zekatının kabul edilmeyişi, senin amelinin cezasıdır. Çünkü sen söz vermiştin. Sözünü unuttun. Bir elbiseyi iki kişi giyecek kadar fakir iken bundan daha mutlu idin. Eski halini unuttun. İsyana düştün. Malın seni kurtarmadı. Kıyamete kadar aleme ibret oldun” buyurdular. Sonra, “Hayırsız mal ve servet Salebe’ye dünyada ve ahirette başına bela oldu” buyurdular.
Zekatı R.SAV. tarafından kabul edilmeyen Salebe, R.SAV.in vefatından sonra Halife Hz. Ebubekir’e zekatını getirdi. O da “R.SAV.in kabul etmediğini ben de kabul etmem” dedi. Sonra Hz. Ömer’in halifeliğinde ona getirdi, o da Salebe’nin zekatını kabul etmedi. Daha sonra Hz. Osman’a getirdi. O da kabul etmedi. Daha sonra o koskoca servet büyük bir afatla yel-sel felaketi ile helak oldu. Salebe de helak oldu.
Burada önemli bir husus var. O da; yüce Allah şirk-eş koşma hariç bütün günahları affeder. Tevbeleri kabul eder. Her ne kadar Salebe’nin zekatı R.SAV. ve kutlu halifeleri tarafından kabul edilmemiş olsa da umulur ki Salebe yürekten tevbe etmiş ise Allah’ın affına mazhar olabilmiştir. İnşallah ancak bu olay kıyamete kadar ihlas ve samimiyetten yoksun insanlara ibret olarak kalacaktır. Mümin, mütteki olan Allah’a tam bir inançla bağlanan hiçbir mümin bu olaydan ders almamazlık yapamaz. Mutlaka etkilenir ve halini ihlas eder.
Tevbe Suresi’nin 75-76. ve 77. ayetlerinin meallerini arzederek konuyu müminlerin vicdanlarına arzedelim:
Allah buyuruyor; “Onlardan bazıları Allah cc. hazretleri bize fazla kesemizden zenginlik verir ise, mutlaka bizler de bu nimetlerden ihtiyaç sahiplerini unutmayacağız. Onlarla paylaşacak, ulu Allah’ın bize verdiği gibi biz de onlara vereceğiz diye Allah’a söz vermişlerdi. Yemin edip and içmişlerdi. Fakat Allah onlara zenginlik verince verdikleri sözleri unuttular. (Allah’tan) yüz çevirdiler. Sözlerinden döndüler.
Allah onlara mahşerde kendisi ile karşılaşacakları güne kadar onların kalbine nifak koymuştur. Onlar ikiyüzlüdürler. Allah onların bu ikiyüzlülüklerini biliyordu. Bunlar nankördürler, buyurmuştur.
Bir söz ayetse üzerine söz olmaz. Sözlerin en güzeli, en doğrusu, en yücesi Allah’ın sözüdür. Yani Sadakallahül azim’dir. Yani, Allah sözün en doğrusunu söyler.
Salebe olayının temel kaynakları:
Hülasetül Beyan, Fitefsiril Kur’an (Elmalı Vehbi Efendi) 5-8. ciltler, Tevbe Suresi.
Celal Yıldırım, Asrın Kur’an Tefsiri, Tevbe Suresi.
Bursalı İsmail Hakkı’nın Ruhul Beyan Tefsiri, aynı sure, Seçme Menkıbeler kitabı, sh.166-170
Nevadiri Suheyli Şark Klasikleri vs. gibi eserlerdeki bilgiler güncelleştirilerek sunulmuştur.
(Sürecek)