İNSANLIĞIN YOLU

Abone Ol

-En ağır ceza yalnızlıktır-

İnsanlığın yolu çarşı pazardan geçiyor.

Ne ararsan var.

"Bitli baklanın kör alıcısı olur." derler.

Var.

Çarşı pazara çıkmak, insan içine çıkmak, girmek, karışmak demek. İlk başta da "yalnızlık"tan kurtulmak demek.

Ceza yasalarına konulabilen en ağır ceza, "ölüm cezası"dır. Bu cezanın olmadığı yerlerde "ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası" en ağır cezadır.

Ceza yasalarında olmayan, bu cezalardan daha ağır, en ağır ceza "yalnızlık"tır

Trafik levhalarından biri de çarpı(X) işaretidir. "Duraklamak ve park etmek yasaktır." anlamına gelir. Yaratan, her şeyi yaratırken, bazı şeylerin üzerine çarpı(X) işareti koymuştur.

Milyonlarca insanın inancına göre Yaratan; her şeyi, herkese dağıtırken, "yalnızlık", çok ağır bir yük, çok ağır bir ceza olduğu için bunu kendi üzerine almıştır.

Büyüklerimiz, yeri geldiğinde bu gerçeği mutlaka anımsatırlar: "Yalnızlık, Allah'a mahsustur." derler.

Bu çarpı(X) işaretli tanrısal ceza ile, insanların yasalara koyduğu ağır cezaları eşleştirmek gerekirse; yalnızlık, ağır müebbet hapis cezasının karşılığı olabilir. Ölüm cezasının karşılığı ise, "evdeki yalnızlık"tır.

"Duvarı nem, insanı gam yıkar." derler. "Yalnızlık" duvardaki nem gibidir. İnsanın daha çok kendisini etkiler.

Yaratıcı'nın yarattığı çarpı(X) işaretli, zararlı başka ürünler de vardır ki bunlar insanın kendinden çok başkalarını etkiler.

Hırsızlık,

Yalancılık,

Kindarlık,

İkiyüzlülük,

Çekememezlik,

Saygısızlık,

Başka canlıları öldürmek,

Doğaya zarar vermek,

Stokçuluk,

Mal mülk zenginliği,

Şatafat,

Ayrımcılık,

Düşmanlık...

Bu ürünler, "yalnızlık" kadar ağır olmasalar bile, her biri fare kapanına konulan peynir parçası gibidir. İsteyen alır. Bu değerlerin insanlıkta yeri yoktur. Yaratan, bunları ne kendisine ne de insanlara sıfat olarak yakıştırmıştır. Kutsal kitaplarda da buralar yasaklı alanlardır.

Tilkiye demişler ki, "Seni kümese bekçi yapacağız."

"Güldürmeyin beni." demiş.

Dünyanın birçok yerinde hâlâ hırsız, kindar, ikiyüzlü, şatafat düşkünü insan kılıklı devlet yöneticileri vardır.

İnsanın insanlık katına yükselmesi için önce insan olunduğunun bilincinde olunması gerekir.

Yaşam, bir yarıştır.

"İnsan hep kendini geçmeye çalışmalıdır." Çoğu insan kılıklı insan ise başkalarını geçmeye çalışıyor. Bunu yaparken de insanlıktan çıkıyor. Çirkin davranışlar sergiliyor.

İnsan, insana tekme atar mı?

Atıyor.

İftira atar mı?

Atıyor.

İnsan, bir başka insanın özgürlüğünden yoksun kalmasına seyirci kalabiliyor mu?

Evet!

Sorun buradadır.

Kimi ülkelerde alacakaranlıkta semt pazarları kalabalıklaşıyor. Bu ülkelerde saraylarda kurulan yağma sofralarında ne ararsanız var;  kuşun sütü, yılanın ödü...

Dünyanın her yerinde bütün bu olanlara bakıp; "İnsanlık öldü mü?" diye bağırıp çağıranlar, örgütlü savaşım verenler gittikçe çoğalıyor.

İnsanlığın yolu, çarşı pazardan geçiyor. Buralarda gül alınıp, gül satılmıyor.

İnsanlık, uçsuz bucaksız bir deniz aynı zamanda. İnsan olabilenler ancak o denizde yüzebiliyor.