Korku; sevgi, nefret, hırs, heyecan gibi bir duygudur. Korkularımız, verdiğimiz kararlarda bizi etkileyen ve sınırlandıran bir duvar görevindedir. Hayatta işlerin umduğumuz gibi gitmeyeceğine dair duyduğumuz korku, çoğu noktada zihnimizde “buna nasıl cüret ederim?” sorusunu defalarca tekrarlamaya ve seçimlerimizi yönlendirmek gibi bir işleve sahiptir.
Bununla birlikte korkularımızın geneli, yaşadığımız durumlardan değil durum öncesi geliştirilen düşüncelerimizden meydana gelir. Hiç bisiklete binmedim ama “ya düşersem”, hiç araba kullanmadım ama “ya kaza yaparsam”.
Önce neden yapamayacağımızı ya da başaramayacağımızı düşünürüz? Düşmek, hata yapmak, başaramamak bizim için bir son mudur? Hayatta öğrendiğim en önemli şey, düşüp nefessiz kaldığımda nefes almanın ne olduğunun farkında varmamdı. Korkup adım atamadığım, konfor alanımdan çıkamadığım, hiç denemeden zihnimde tasarlayıp sonuca vardırdığım her ne varsa gün geldiğinde kendime “korkmasaydın ne yapardın?” sorusunu “hayatın bana çizdiğini değil kendi hayatımı benim çizdiğim gibi yaşamayı başarırdım.” şeklinde cevaplamama neden olurdu.
Seni dibe çeken korkuların nelerdir?
Yargılanma korkusu, reddedilme korkusu, başarısızlık korkusu, onaylanmama korkusu, yalnızlık korkusu gibi devam eden örnekler verilebilir. Korkuların kökeni bilinçaltında yatar. Çocukluk döneminde yaşadığımız travmaların, kötü hatıraların ve yansımaların sonucu, o yaşlarda baş edilmesi güç olduğu için bugün gelecekteki deneyimleri ve olayları algılamamızı etkileyen filtreler haline gelir. Bu korkuların çoğu hiç yaşanmamış olsa bile bize öğretilmiş korkulardır. Başarının tanımını daha önce hiç yapmamış birisi başarısızlığın korkusunu yaşamamalıdır, fakat yaşar. Onay beklediği insanlardan gerçekten onay almaya ihtiyacı olup olmadığını hiç sorgulamamış birisi onaylanmama korkusu yaşamamalıdır, fakat yaşar. Hiç hislerini söyleyememiş birisi reddedilme korkusu yaşamamalıdır, fakat yaşar. Çoğunlukla bizi korkutan durum bu korkuların daha önce gerçekleşmesi değil bir gün gerçekleşebilme ihtimalleridir.
Çok güzel bir örnek okumuştum; “Yılanı seven ve sevmeyen iki insan aynı yılanı farklı şekillerde tarif edebilirler. Birisi yılanı incelenmeye değer, sevimli, ilginç bir canlı olarak görürken, diğeri aynı yılanı soğuk, sevimsiz, tehlikeli olarak tarif edebilir. Oysa ki, her iki kişi de aynı yılanla, aynı ortamda karşılaşmıştır.”
İşte insan çevresinden aldığı bilgiler, hikayeler, medya içerikleri ve başkalarının deneyimleri ile korku reaksiyonu geliştirir.
Bununla nasıl baş edebilirim?
“Özgürlük seçimdir” demiş Eğer, başımıza gelen olumsuzlukları biz tercih etmeyiz ya da olumsuzlukları değiştiremeyiz. Fakat bu yaşananlara nasıl bir tepki verebileceğimizi biz seçeriz. “Yaşadığım olumsuzluk sonrası kafamın içinde geleceğe dair bir umut ve planlar varsa, bunu kimse benden alamaz.” demiştir. Hepimiz seçme yeteneğine sahibiz. Eskiden deneyimlediğimiz acı olaylarda, yaptığımız hatalarda, başarısızlıklarımızda birer tutsak değiliz. Şu an buradayım, bu yazıyı sizlere sunmak için yazıyorum. Başarısız olabilirim, hata ya da yanlış yapabilirim, bu durumların hiç birisi denediğim ve umut ettiğim için kendime olan saygımı yitirmeme neden olamaz. Yarın sabah uyandığımda ne kadar incinmiş ya da acı çekiyor olsam da yine kendimle, aynı yatağımda ve yaşıyor olacağım. Uyandığımda yine değerlerim, hedeflerim ve amaçlarım olacak. Yaşıyor olduğum hayatta kendime kullandığım dilin, kendime söylediğim kelimelerin daha şefkatli ve inanç dolu olmasını tercih ederim. Yaptıklarım, başardıklarım üzerine çok fazla düşünmedim fakat yapamadıklarım, başaramadıklarım için kendimi çok incittim, çok yordum. Bu yazıyı yazmaya başlamadan önce tasarladığım şey bilimsel ve rasyonel olanı sizlere aktarmaktı, fakat yazarken kendi meselem üzerine tekrar düşünme fırsatım oldu. Şu an bana katkısı olduğunu, geliştiğimi görüyor ve her ne olursa olsun korkmayıp deneyebildiğim için kendime “iyi ki” diyebiliyorum.
İşte bu basit örnek benim korkularım, kaygılarım ve benim sonucum. Okurlara yani sizlere gelecek olursak, “Hayat sandığın ya da tasarladığın kadar kolay değil.” diyebilirsiniz. Biliyorum ya da henüz bilmiyorum evet, kolay olmayabilir. Bildiğimi düşündüğüm şey, zihnimde duyduğum korku ve kaygı seslerini aslında benim yönettiğim ve bana ne aktarılıp ne söylediğinden ziyade “O bisiklete bindim, düştüm, yaralandım ama yenilmekten ya da tüm bunları yapmaktan korkmadım.” diyebilmektir.
Kaynakça:
• Eriş, Bahar(2019). Korkmasaydın Ne Yapardın?. İstanbul, Alfa Yayıncılık.
• Eger, Edith(2022). En Kötü Hapishane Kendi Kendimize Kurduğumuzdur. İstanbul, Kuraldışı Yayınları.