“Sözde ben bir insan olmaya geldim
Serimi meydana koymaya geldim”
Arif SAĞ
Vahşi doğa olarak bilinen, canlıların doğal ortamlarını anlatan birbirinden güzel belgeseller vardır. Onların beslenmeleri, yaşam tarzları doğaya katkıları bu filmlerde ustalıkla anlatılır. Tıpkı doğal ortamlarında olduğu gibi evcilleştirilen hayvanlar yavrularını büyütmek için her şeyi göze alır.
Bizler, sevmediğimiz insanlar için ağzımıza geleni söyleriz. Ağır sözler söylenir, hakaret edilir. Yapılan hakaretler arasında “hayvan, eşek, köpek, ayı, domuz gibi” sözler de yer alır. Tartışma büyüdükçe küfürler, kavgalar birbirini izler.
Hakaret etmek için adlarını kullandığımız hayvanlar, tavuk, hindi gibi kuş beyinliler kendi yavrularını insanlardan uzak tutmaya çalışır. Kendi yavrularına tehlike olarak gördüğünde insanlara saldırmaktan çekinmez. Dünyamızda yaşayan tüm canlıların gözünde yavrularının ayrı bir yeri vardır. Onlar, birçok insanın yavrularına verdiği değerden daha fazlasını kendi yavrularına verir.
Bugünlerde tıp öğrenimi gören bir öğrencimiz canına kıydı. Tıp öğrenimi gören bir insanı “bunalıma girmiş bir velet” olarak görüp üzülmek yerine onun son sözlerini değerlendirmek zorundayız.
Canına kıyan çocuklarımız, çirkin emellerine alet edilen, öldürülen çocuklarımızın sayısı belli değil. Başı kesilen, üç yaşında öldürülen kız çocuklarımız var.
Normal davranışları olmayan insanları hayvan olarak nitelemek yerine çevremizdeki hayvanları gören gözlerimizle görmeliyiz.
Çenelerimizi çalıştırmak yerine beynimizi çalıştırmaya başladığımızda sorunlar kendiliğinden çözülecektir!