İnsan Olduğumu Yeni Anladım...

Abone Ol

Ülkemiz köylerinin yüzde doksanında olmayan şeyler, Erzurum’un Pasinler İlçesinin Yayladağ ve Kotandüzü Köylerinde hiç yok.

Tuvalet yok. İçme suyu yok. Isıdam (banyo) yok.

En titiz Yayladağlı, en temiz Kotandüzülü ayda bir, (o da taşıma suyla) ahırda yıkanıyor(!).

Evler ilkel, çatılar ilkel, ahırlar ilkel, yapılan tarım ilkel, hayvancılık ilkel. Kadın erkek ilişkileri, insan ilişkileri... her şey, her şey ilkel... (di)...

Artık değil!...

Üyesi olmakla onur duyduğum TEMA Vakfı Tasarı Gönüllüleri ve Teknisyenleri, ulusal bir gazetemizin okurlarının sponsorluğu desteğinde; Yayladağ ve Kotandüzü Köylerinde, aylar süren çalışmalar yaptı.

Kışın eksi kırk dereceleri bulan Yayladağ ve Kotandüzü Köylerinde, hiçbir şey eskisi gibi değil artık.

Yayladağ ve Kotandüzü köyleri hızla ağaçlandırılmış.

Artık iki bin metre yükseklikte ve susuz toprakta yonca yetiştiriliyor.

Köylülere meraların korunması halinde verimin yükseleceği, korunga yiyen hayvanların, tonlarca saman yiyen hayvana göre çok daha fazla et ve süt vereceği yaşatılarak öğretilmiş.

Çatılar sac levhalarla kaplanmış.

Toprak dam çatılar, yağmurda ve karda akmaz hale getirilmiş.

Artık Yayladağlı ve Kotandüzülü, köyün dışındaki çeşmede kuyruğa girip, bidonlarla evine su taşımıyormuş.

Artık Yayladağ ve Kotandüzü Köylerinin her evinde, içme suyu akıyormuş.

Artık Yayladağlı ve Kotandüzülü ahırda değil; evinde, ısıdamında yıkanıyormuş.

Artık her evde ısıdam varmış.

Artık Yayladağlı ve Kotandüzülü, bulduğu yerde ya da ahırlarında hayvanların arasında değil; evlerinin, tuvaletinde hacetlerini gideriyorlarmış.

Artık Yayladağ ve Kotandüzü kadını, erkek gördüğü zaman köşe bucak kaçmıyor, erkek yanından geçip gidine kadar arkasını dönüp, duvarlara kapanmıyor, yerlere çömmüyormuş.

Artık Yayladağ’ın ve Kotandüzü’nün kadınları da konuşuyor. Kendisine sorulan soruları, uygar bir Türk kadını gibi yanıtlıyor, ıkınmadan sıkılmadan meramını anlatıyormuş.

Artık Yayladağ’ın, Kotandüzü’nün kadını da okuyor ve yazıyormuş.

Artık her iki köyümüzün kadını da düşünüyor, yorum yapıyor, kıyaslıyormuş...

Jinekolojik eğitim alan bu köylerimizin kadınları, vücudunu tanıyor; korunma yöntemlerini, aile planlamasını öğreniyor, biliyormuş.

Artık en doğal hakkı olan “ıhh deme hakkını”, korkmadan kullanıyormuş...

Aldığı eğitimlerle daha bir güçlenen Yayladağlı ve Kotandüzülü kadınlar, peşlerinden eşlerini de sürüklüyor, onları da uygarlaştırıyorlarmış.

Atık bu iki köyümüzde de aile içi demokrasi güçlendiği için Kadınlarımız da gülüyorlarmış.

… …

Evine ısıdam ve tuvalet yapılan, kırk yaşındaki Kotandüzü kadınlarından biri; tüm bu olumlu gelişmeleri, tek bir tümcede toparlayıp; “... insan olduğumu yeni anladım” demiş.

??!!...

İnsan olduğumu yeni anladım!...

İşte her şey bu dört sözcüklü tümcede gizli...

Bu dört sözcüğün oluşturduğu tümcede, sessiz bir çığlık var.

İnce bir serzeniş, acı bir isyan var...

Yazıya dökemeyeceğim tepkiler, duygular var...

İnsan olduğunu anlamadan yaşayan, anlayamadan göçüp giden o kadar çok insanımız var ki...

Büyük çoğunluğumuz bunun ayırdında değil.

Ayırdında olanlarımızın da umurunda değil...

O kadar ilgisiziz ki...

Tema Vakfı bu konuda büyük bir çığır açtı.

Ülkemizin buna, bu tür çalışmalara o kadar çok gereksinimi var ki...

İnsan olduğunu anlayamadan göçüp giden, o kadar çok yurdum insanı var ki...