İKNA OLAN İNSAN, İŞİ BENİMSER

Abone Ol

Kılıç Ali’nin de; (Ali Kılıç, Milli Mücadele tarihimize Maraş, Antep ve havalisi Kuva-yı Milli kumandanı olarak girmiştir) aynı konuda bir başka anısı vardır:

Anısını şöyle anlatır:

-Dil devrimi günleriydi.

Dolmabahçe Sarayındaydık.

Bir gece “Atatürk” Hikmet Bayur’a bazı izahlar yapmaya koyulmuştu.

Bayur ise o izahlara katılmıyor,

Kendi düşüncelerinde ısrar ediyordu.

Nihayet çok geç olmuş,

“Atatürk”ü Hikmet Bayur ile baş başa bırakarak bütün arkadaşlar masadan ayrılmış,

Odamıza çekilmiş yatmıştık.

Ertesi sabah uykudan kalktığımız vakit,

“Atatürk”ün hâlâ yatmadığını ve Hikmet Bayur’la baş başa akşamki gibi aynı vaziyette tartışmaya devam etmekte olduklarını öğrenince arkadaşım Salih Bozok ile beraber yanlarına gittik.

Yüzleri kıpkırmızı olmuştu.

Hâlâ Gazi, Hikmet Bayur’u iknaya çalışıyordu.

Bir müddet sonra çalışmaları bitti.

Bir süre sonra Hikmet Bey de müsaadesini aldı ve çekildi.

Yalnız kaldığımız vakit Salih Bozok:

-“Paşam niçin bu kadar yoruldunuz?

Hikmet Bey yabancınız mı?

Size bağlı bir arkadaşınız.

Böyle olacaktır demeniz kâfi değil mi?

Sabahlara kadar onu ikna etmek için kendinizi niçin üzüyorsunuz?”

Dedi.

Salik Bozok’un bu sözleri üzerine Atatürk:

-“Ha.. İşte bu çok yanlış bir mütaala.

Bilir misiniz ki Hikmet Bayur düşüncelerinde inatçıdır.

Onu ikna etmek lazımdır.

O bir kere kani oldu mu işi benimser.”

Diye cevap verdi.

İstanbul’da bulunduğumuz yine o günlerin birinde “Atatürk”,

Dolmabahçe’den Florya’ya gidiyorlardı.

Arkadaşım Salih Bey’le ben de otomobillerinde beraberdik.

Çok neşeliydiler.

Bir ara “Atatürk” sık sık sofraya davet edilen o zattan şikâyet edecek gibi oldu.

Bunun üzerine Salih Bey,

Atatürk’ün neşeli zamanlarında hep bu bahsi açtığını ileri sürerek,

Kendisine,

Yarı şaka, yarı ciddi:

“Paşam,

Hep böyle söylersiniz,

Fakat sonra yine sofraya çağırıp yüz verirsiniz.”

Diye içini dökmek istedi.

Salih’in bu sözlerine Atatürk:

“-Ne yapayım?

Ona yaptırabileceğim işleri sana gördürebilir miyim.” dedi. (Hikmet Bil. Atatürk’ün Sofrası. Uncu yayını. S: 56-57. 1981. İstanbul)

19.08.2022 – Ankara