Mehmet YOLYAPAR
İnsan belleği unutma özürlüdür. Bunu bildiğim için, Çorum adına verdiğim kavgaların bugün pek az hemşehrim tarafından hatırlanıyor olması üzmüyor beni. Ya da, kavganın şöyle ucundan tutmuş insanların, aradan yıllar geçtikten sonra kendilerini baş aktör gibi sunmalarını hayatın doğal akışına uygun sayıyorum. Helali hoş olsun. Her ne yaptımsa, alkışlanmak için yapmadım, Çorum’un bir evlâdı olarak görev ve sorumluluk bildiğim için yaptım.
Çorum’un asırlık “demiryolu” özlemi, meslek yaşamım boyunca benim “meselem” oldu. 1990’lardan beri de, binbir emekle sanayileşen, bölgesel kalkınmanın lokomotifi haline gelen Çorum için havalimanının “anasının ak sütü gibi helal” olduğunu savunup duruyorum. Ama kamu otoritesi, bir takım yanlış yerlere havalimanı yapıp fiyasko ile karşılaşınca, faturayı Çorum’a kesmekte sakınca görmüyor.
Geride bıraktığımız yılın son günü, demiryolu konusunda çok önemli bir mesafe kaydedildi ve Delice-Çorum hızlı tren hattı inşaatı, gerçekten tempolu bir şekilde devam ediyor. Gelecek yıl Çorum-Merzifon ve Merzifon-Samsun etapları ihale edilecek. Daha ileri aşamada ise Sarp Sınır Kapısı’na kadar Karadeniz hattı…
“Tarihi bir kazanım” olarak gördüğümüz hızlı tren ihalesinin yapılmasıyla birlikte, “havalimanı” konusundaki mücadelemize biraz ara verdiğimiz elbette bir gerçek. Okurlarımız da bunun farkındalar ve yeri geldikçe bize hatırlatıyorlar. Ama, bu mücadeleden asla vazgeçmediğimizi, vazgeçmeyeceğimizi her vesileyle söylüyoruz. Sadece zamanlama meselesi…
Üstelik, Sungurlu’daki savunma sanayii yatırımları ve Samsun yolundaki yeni OSB’ye yapılmasını beklediğimiz dev sanayi yatırımı, Çorum’u Türkiye’nin en önemli savunma sanayii merkezlerinden biri haline getiriyor. Böylesine bir sanayi kentinin hava ulaşımından yoksun bırakılması düşünülebilir mi? Kaldı ki, hızlı tren projesi ile kıyaslandığında, havalimanının maliyeti 50’de 1 kadar bir şey.
Beni tanıyan hemşehrilerimin şundan emin olduklarına inanıyorum; gazeteciliği asla “maişet kapısı” olarak görmedim, “geçimimizi sağlayıp gidiyoruz işte” diye düşünmedim. Eğilip bükülmedim, etik değerlerden milim sapmadım, yozlaşmaların aleti olmadım. Çok şükür ki, onurla yoluma devam ediyorum. Yarın, hızlı trene, havalimanına sahip “sanayi kenti”, “barış kenti”, “kültür-sanat kenti” Çorum’da yaşayacak olanları hayal etmek yetiyor bana.