“Biz, bize benzeriz.”
Artık adını duymuyoruz. Fıkralarını anlatmıyoruz. Unuttuğumuz kültürel değerlerimizin arasında yer aldı. Nasrettin Hoca kimdir diye sokağa çıkıp insanlara sormaya kalksanız, bilen belki birileri çıkar. Onlar kesinlikle benim gibi yaşlı insanlardır. Bırakın sokaktaki insanları, okumuş insanlar bile anımsamaz.
Bir fıkraya göre Nasrettin Hoca’nın evine hırsız girer. Evin içinde değeri olan ne bulduysa alıp götürür. Günlerce komşuları Nasrettin Hoca’yı suçlar. Suçlamalara dayanamayan Hoca, onlara sitemde bulunur: “Yahu bütün suç benim mi? Hırsızın suçu, günahı yok mu?”
Çorum’da sokağa çıktığımızda yıllardır aynı sorunla karşılaşıyoruz. Şehrin merkezi yerlerinde araçlar kaplumbağa hızıyla ilerliyor. Motorlu araçların geçmesi için belirlenen yolların en az bir şeridi oto park olarak kullanılıyor. Onun yanına ikinci bir araç kısa bir süre için park ediyor. Çok kısa bir zaman dilimi çoğu zaman yarım saatin altına inmiyor.
Diğer taraftan yayaların geçiş önceliğini sürücülerin sinirlerini gerecek şekilde kullanan insanların sayısı az değil. Şehir merkezinde araç kullanan sürücüler Ankara, İstanbul gibi şehirlerde daha rahat araç kullanabilir.
Bu sokaklara ambulans, itfaiye gibi geçiş önceliği olan araçlar girmek zorunda kalırsa neler olur?
Cuma günü saat kulesine yakın bir yerde bu fotografı çekmiştim. Otomobil kullanan hemşerimizin işleri çok acilmiş. Belediye otobüsünde yer alan yolcular, aracın gerisinde sabırla bekleyen insanlar bekleyebilir.
İlk bakışta trafiği kilitleyen özel araç sahibini herkes suçlar. Laf aramızda bütün sülalesine küfür edenler çıkabilir. Benzer görüntüler her gün karşımıza çıkıyor.
Nasrettin Hoca fıkrasında olduğu gibi suçlu olan bu hataları yapanlar mı? Yoksa bu türden yaşanan olumsuzlukları görmezden gelenler mi?
Aslına bakarsan suçlu olan bu satırları yazan ve gazetede yayınlayanlar olmalı.