Alev Alatlı: "İmar ruhsatı olan bir müteahhit şehrin ırzına tecavüz ederken yasal olarak suçsuzdur, ama yaptığı iş helal değildir. Keza raf ömrünü uzatmak için ekmeğin içine kanserojen madde koyan fırıncının yaptığı ambalajın üzerine koyduğu sürece yasal, dolayısıyla suçsuzdur, ama helal değildir. Bir kalem darbesiyle atar ergenleri sokağa döken yazar, alevler afakı sardığında suç mahallinde değilse, olayları evinden seyrettiğini ispat edebiliyorsa, yasal olarak suçsuzdur ama helal değildir...”
Alev Alatlı’nın bu sözü ciddi manada bir gündem oluşturdu.
Sosyal medya mecralarında çok büyük beğeni topladı.
Okumuşu, okumamışı Alev Alatlı’yı bu sözlerinden dolayı takdir etti.
Alev Alatlı, kendisinden emindi.
Söylediği sözlerin ne kadar doğru ve ahlaki olduğundan hiç şüphesi yoktu.
Dinleyenler, sözün doğruluğuna yanlışlığına değil, Alev Alatlı’nın kararlı, kendinden emin söyleyişine inandılar.
Oysa ki Alev Alatlı’nın sözleri baştan sona sorunluydu.
Bilimsel değerlerden, anayasal temellerden yoksundu.
Hukuka uygun, ama helal olmayan şey neydi?
Ne anlamalıydık?
Yapılan iş yasalara uydurulsun, ama sorun yaşandığında helallik istensin.
Bir garip durum...
Yapılan işler yasalara uygun yapıldığında, sorun çıkmayacaktır.
Çünkü yasalar yapılan işin niteliğini belirler.
Helallik bambaşka bir şeydir.
Kişilerin inançları ile ilgilidir.
Bireylerin toplumsal ve hukuksal müeyyidelere uymaması sorun yaratır.
Geriye dönüşü, telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurur.
Neden yapılan iş hukuka uyduruluyor?
Hukuka uymak doğru olan değil midir?
Herkes görevini doğru yapmalıdır.
Müteahhit yasalara uygun bir bina yapmamıştır.
Sahtecilik yapmıştır.
Müteahhit, binaları şartnameye uygun yapsaydı, binalar yıkılmayacaktı.
Alev Alatlı, insanların hukuka uymamalarını dert etmemektedir.
Hukukun hayati önemini yok saymaktadır.
Manevi ve dini değerleri, yasanın üstünde görmüştür.
Helallik isteyerek değil, yasalara uyarak toplumsal sorunları çözebiliriz.
Kişilerin daha fazla kazanma hırsından dolayı, yok olan canlar ve mallar helallik isteyerek geri getirilemez.
Helallik isteyerek sorun çözmeye çalışmak, toplumsal düzenin temellerini alaşağı etmektir.
Devleti yönetilemez hale getirir.
İnsanlar binlerce yıllık yaşamları sonucu toplumsal düzeni sağlayan hukuk inşa etmişlerdir. Hukuku üstün kılmışlardır.
Değil toplumsal yaşamın, ülkeler arası savaşların bile kendi içinde bir hukuku vardır.
Toplumların huzura ermesinin tek yolu; evrensel hukuk kurallarını temel almak, bu kurallar temelinde yaşam kurmakla mümkündür.
Helallik isteyerek değil, yasalara uyarak toplumsal düzen sağlanır.
Hukuk her şeyin üstündedir.