Yüce Allah’ın bazı insanlara bir ihsanı olan dünyamız; insanıyla, hayvanıyla, bitkisiyle, canlısı ve cansızı ile bir bütündür. Tüm kainatın emrine verildiği insanoğlu, akıl fikir, şuur ve konuşması ile diğer canlılara karşı üstün kılınmış, buna karşılık da kendisine ağır görevler verilerek sorumluluk yüklenmiştir. Onun için onurlu bir insanın hemcinslerine karşı olduğu gibi, tüm canlıların ve cansız sandığımız, ama aslında canlı olan bütün doğa varlıklarının haklarına karşı hürmet ve saygılı davranması emredilmiştir. Bu yüce dinimizin kesin bir emri olduğu gibi, medeni ve kültürlü bir insan olmanın da bir ölçüsüdür. Çünkü ulu Allah cc. Hazretleri, faydasız ve amaçsız hiçbir varlık yaratmamış. Bütün varlıklar bir sebebe istinaden yaratılmışlardır. (Müminun suresi 15. ayet)
Sevgili Peygamberimiz S.A.V. savaşa gönderdiği ordu komutanlarına şu kesin emri vermiştir: “Gittiğiniz yerlerde sakın ha sakın kadınlara, çocuklara, yaşlılara, elinde silah olmayanlara, din adamlarına, hayvanlara, bitki ve ağaçlara hiçbir şekilde zarar vermeyiniz. Asla yakıp yıkmayınız, size emrim budur.” buyurmuştur.
*
Dinimizde bütün canlılara şefkat ve merhamet esastır. Cansız sandığımız tüm varlıklar da Allah’ı zikretmektedirler. (Velakinla tefahüne fesbihahüm) İsra 44. Velakin siz onların zikirlerini duyamaz ve anlayamazsıız. (Cuma suresi 1. ayet) buyurmaktadır. Yaş bir ağacın koparılması, onun Allah’ı zikrine mani olmaktır. Çünkü her yaş ağaç Allah’ı zikreder. Hayvanlar da bütün cinsleri ile birlikte bu varlığın bir parçasıdır. Onların yaşama hak ve hürriyetleri vardır. Bunlara tecavüz kul hakkına girer ki, sorulacaktır.
R.SAV. “Bu dilsiz hayvanların hakkından korkun, onlara haksızlık etmeyin, gücünden fazla yüklemeyin, yavruları öldürmeyin, onları aç ve susuz bırakmayın, bu savunmasız hayvanlara karşı işlediğiniz suçların cezasını mutlaka çekeceksiniz. Mahşerde boynuzsuz koyun boynuzlu koçtan mutlaka hakkını alacaktır” buyurmuştur. (Ebu Davut Edep ve Cihat 45)
Yine R.SAV. “hayvanları dövüştürerek onları eğlenceye alet edenlere lanet olsun” buyurmuştur. (Tirmizi Cihat 28)
“Kurbanlık hayvanlarınızı şefkat ve merhametle, incitmeden kesin, onlara acı çektirmeyin” buyurmuştur. (Müslim 57)
Hayvan hakları konusunda R.SAV.in birçok buyrukları vardır. Onlardan bazıları şunlardır:
-Haksız olarak bir serçeyi öldüren kimseden, Allah kıyamet gününde hesap soracaktır. (Daimi)
-Peygamberimizi görünce inleyen bir devenin yanına giden peygamberimiz SAV. devenin başını okşamış, deve ağlamaya başlamış. R.SAV. devenin sahibine dönerek, bu hayvan hakkında Allah’tan korkmuyor musun, deven seni bana şikayet ediyor, onu aç bırakmışsın ve çok yoruyormuşsun (Ebu Davut) diye adamı uyarıyor.
-Bir defasında da bir adam keçisini sağıyordu. Keçinin oğlağı da oradaydı. R.SAV. adamı uyardı. Oğlağa süt bırak, onun hakkını üzerine geçirme, buyurdu.
-Bir kadın sütü içti diyerek kendisini hapsetti. Açlıktan öldürdü. R.SAV. “bu kadın cehennem ateşinde azap çekiyor” buyurdular. (Buhari şerif ezan 9)
*
Hayvan hakları ve doğanın korunması ile ilgili R.SAV. efendimizin daha birçok buyrukları vardır. Fakat anlayana bunlar yeterlidir.
Doğal hayatın süsü, nimeti, ziyneti olan hayvanat, haşarat ve bitkiler, böcekler, karıncalar, arılar ve sayısız canlıların bizim üzerimizde hakları olduğunu ve bunlardan da sorgulanacağımızı asla unutmamalı ve bu konuda diğer insanları uyarmalıyız. Örneğin, anız yakılması hem yasak, hem de günahtır. Çünkü birçok canlı ölmekte, hem de yanarak ölmektedir. Bu konularda eğer duyarsız kalırsak korkunç iklim değişikliği nedeni ile kuraklık, şiddetli fırtına, gökten suların ırmak gibi boşalması, seller, yeller, zelzeleler ile doğa bizden daha bu dünyada iken intikamını alacaktır. Yaz sıcaklarının gölgede 50-60 derece, hatta yetmiş dercelere çıkması Allah korusun ortalığın sıcaklık ve yangın nedeni ile yanıp kül olmasına sebep olabilir. İşte bunlar doğanın ilahi dengesinin bozulması nedeni ile olmaktadır.
Dünyayı koruyan atmosferdir. Atmosferin dengelerinin bozulması yukarıda sayılan felaketlerin sebebidir. Korkunç bir şekilde yağan yağmurların meydana getirdiği seller yüzbinlerce ton verimli toprakların denizlere akmasına, erozyona sebep olmaktadır. Bu seller sadece taşı toprağı değil, bütün varlıklarımızı da yıkıp denize dökmekte, ferdi ve milli varlıklarımızı kendi ellerimizle mahvetmiş olmaktayız. Netice, her konuda olduğu gibi, doğal varlıklarımızın korunmasında da dünyada yaşayan tüm varlıklara karşı İslami ve insani görevlerimizi yapmalıyız. Yoksa dünyada doğal felaketlerden ahiret ve ilahi azaptan ve gelecek neslin vebalinden kurtulamayız. Herkes evinin önünü süpürse şehir temiz olur genel prensibine sahip çıkmalıyız. Hayvanların ve doğa varlıklarının haklarını tıpkı insanların haklarına gösterdiğimiz duyarlılığı onlara da göstermeliyiz. Bunu millet ve devlet olarak yapmalıyız. Unutmayınız ki, karıncanın da, filin de, insanın da bir ruhu, bir canı vardır. Her varlık bir can taşıyor. Senin, benim, yani insanın canı nasıl değerli ve kutsal ise, her hayvanın hatta milyonlarca doğa varlıklarının canları da öylece değerlidir. Her canlının canı kutsaldır.
Müjdeler olsun anlayana, dinleyene, bu haklara saygı gösterenlere. Vesselamü ala menittebealhüda. Selam ve hidayete tabi olanlar olsun. Cumanız mübarek olsun. Amin.