HAYAT BİR DENKLEM MİDİR?

Abone Ol

Denklem ve insan

İlki soyut, ikincisi somut kavramlar olmak üzere adlandırılmışlardır

Bu ikili arasında ortak bir yön keşfedilerek bir bağlantı bulunabilir mi?

Bağlantının bulunması ile birlikte aynı yerde tek bir şekilde denklemi yazılabilir mi?

Yazılırsa kullanılacak bilinmeyenler, kelimeler, cümleler nelerdir?

Bu denklemi yazabilecek bir babayiğit var mı acaba?

Denklem; matematikte aynı ifadeyi farklı şekillerde ama birbirine eşit olmak üzere ifade edebilmek ve sembollerle yazmak sanatıdır.

Aynı kulağı iki ve daha çok farklı şekillerde göstermek gibi.

Bir resimde istenileni değil görmek istenileni çizmek gibi.

Tabiatın yaradılışından tutun da şu an yaşanan son saliseye kadar kaç milyar kere denklemler yazılarak gelinmiştir ve bu sürecin sonsuza kadar devam edeceği kesindir.

Biz olalım olmayalım.

Denklem, matematikte tanımlanan yalnız iki eşitliği gösteren bir bağıntı değildir.

Denklem mi hayat, hayat mı denklem?

Yani önce hangisi gelmektedir, ya da zorundadır?

O zaman denklem ve hayat birbirinin içine işlenmiş, ayırt edilemeyecek kadar geçirgenlik sağlamışlar.

Denklem ise hayat ve hayat ise denklem dememiz yanlış olmaz.

Her insan denklem yazmayı çok iyi bilse keşke, her hareketini formüle ettiğinde hayat nasıl olurdu?

Yaşamı boyunca acaba ne kadar denklem yazabilirdi?

O zaman hayat denklemler üzerine kurulmuş bir formül müdür?

Yoksa denklemler hayat üzerine kurulmuş bir yaşam mıdır?

Nasıl kabul ederseniz edin yazılmayı ve çözülmeyi bekleyen milyarlarca denklem vardır.

İsterseniz denklemi siz yazın hayatı başkası yaşasın, isterseniz de hayatı siz yaşayın denklemi başkası yazsın.

Hayatını yaşayanlar ve hayatını yaşayanların hatalarıyla yaşayanlar.

Karar da sizin, çözüm de sizin.

Şu anki şartlarda yaşamın ne kadar zor olduğu düşünüldüğünde yazılabilecek denklemler çağıldıkça çoğalıyor.

Peki, kim çözebilecek bu kadar denklemi?

İnsanoğlunun karmaşık hayatı denklemlere yol açarken…

Bazen de o kadar karmakarışık oluyor ki çözüm sonsuzluk ya da bilinmezlik…

İnsanoğlu hayatını hep denklemlere bağlamışken bu hayatı basitleştirerek tek bilinmeyene düşürme çabası, hayatını düzene sokacaktır ve rahat bir yaşam sürmesine yol açacaktır

Denklem bir ya da en fazla iki değişkenli olmalıdır.

Bir değişkenli siz, iki değişkenli siz ve ötekisi…

Sade ve yalın.

Çözülmesi hem kolay hem de herkes tarafından anlaşılmalı.

Hayat karışıklığı denklemi bir değişkenlikten çıkarıp çok bilinmeyenliye doğru gittikçe önümde bir dağ buluyorum.

Ümidini kaybetmek yok.

Çabalayacaksın bıkmadan, yorulmadan, usanmadan…

Ya çözülecek ya da çözümsüzlüğe itilerek yok olacaksın

Varsın, yoksun.

Fifti, fifti misali.

Yüzde elli.

Sen+Ben= Hayat kadar basit.

Düşünüyorsan o halde varsın.

Hayatın renklerinde yedi rengi unutmadığımız gibi yaşamın da iyilik ve kötülüğünü unutmamalıyız.

Yedi renk içinde saygıyı, sevgiyi, örfü, âdeti, büyüğü, küçüğü…

Bunların mutlaka formüle edilmiş halleri vardır.

Doğum ve ölüm arasındaki yaşamda denklemler, paraboller, çemberler, üçgenler, sayılar, rakamlar…

Doğduk 1, yaşıyoruz x,y,z…öldük 0,öbür dünya yaşamı sonsuzluk…

İşte bence yaşamın denklemi.

İster kabul edin ister itiraz edin.

İtiraz eden kendi denklemini kendi yazıp kendi çözsün ve beni de yormasın.

Hayat dakika dakika ve saniye saniye ve salise salise ilerliyor.

İşte tam o an bitiş.

Ne bir saniye önce, ne de bir saniye sonra.

Keşke film şeridi gibi geri alma imkânı olsaydı.

Ama hangi denklemle ve hangi çözümle.

İstersen aklına integral gelsin, türev gelsin, limit gelsin…

Çözüm sensin.

Çözdün, çözdün karşın cennet ya da cehennem

Fifti, fifti.

Burada anlattıklarımız bizler için komik ve karmakarışık gelebilir ama gerçek yaşam birer denklem üzerine oturtulmuştur

Kabul etsek te etmesek te…

Karar vermek iki ihtimal.

Yemek, içmek, uyumak, konuşmak, okumak, yazmak, yürümek, şarkı söylemek…

Denklemleri yazılarak gelmiş ve yazılmaya da devam etmektedir

Hayatımızı x ve y bilinmeyenlere göre düzenlemiyoruz ama bizler bunun farkında olmadan düzenleniyor.

X ve y’ye verdiğin değerlere (kararlar) göre hareket etmek gibi.

Saat kaçta yatacağın, kaçta kalkacağın, kaçta yemek yiyeceğin, kaçta okula gidip geleceğin…

İşte size denklemler.

Hayatın x ve y’lerden ibaret olmadığını biliyoruz ve farkındayız, çünkü hayatımızda z,a,b,c…bilinmeyenlerinin de var olduğu bilinmektedir.

Hayatın denklemi, bildiğimiz öğrencilik yıllarındaki gibi kâğıda ya da kareli deftere yazıldığı gibi olmuyor.

           

Bir günümüzde gözümüzü açmakla başlayan her bir hareketin denklemi ile bir salise sonra yapacağımızın denklemi bir olmuyor, aynen hareketlerimiz, duygularımız gibi.

Bazen yaşadıklarımız, bize tekrar yaşatması gibi arkadaşımızın verdiği kopyaya benzese de…

Çözümün hep aynı olması beklenemez, köprünün altından çok sular geçmiş oldu. Parametreler, bilinmeyenler ve değerler değişti.

Hangi bildiğin değeri verirsen ver sonuç salise sonrası farklı çıkar.

Bu da hayatın ta kendisi işte.

Yaşantılarım ne kadar denklemleri çözmeme yardım etmeye çalışsa da değer aynı gibi görünse de sonuç farklı.

Yaşa göre, yıla göre ona buna göre, parametrelere göre…

Sonra hayatta yalnız kalmaya başlayınca, kazıklar yemeye başlayınca, denklemleri azaltıp kısadan çözmek gerektiğini öğrendik, ama çok geç.

Bazılarını görmezden gelmekle beraber ilk önce önceliklere yer vererek sonralardan kalabiliyorsa gücün, en zor olanları çözmeye başlıyoruz çözebilirsek tabi.

Tabii ki hayat her zaman acı denklem çözdürmüyor.

Âşık olmak, evlenmek, çocuk sahibi olmak, ailece büyümek ve yıllar sonra yaşlanmak.

Doğduk büyüyoruz yaşlanıyoruz ve ölüm…

Size son bir çember çizdim.

Bir çemberi çizmeye başladığımdaki ilk nokta doğmak, çember tamamlandığında yani ilk nokta ile son noktanın birleşmesi ölmek…

Gerçek bu, acı da olsa…

Size bir denklem yazıp ta bırakmak isterim, çözümü size ait olsun.

En büyük denklem zaman.