Cehaletin ve çıkarın dışavurumudur nankörlük.
Ülkemiz gibi az gelişmiş beyinlerin bolca olduğu yerlerde çokça görülür.
Oysa gelişmiş ülkelerde bu tür beyinsizliklere kolay kolay rastlayamazsınız.
“Sezar’ın hakkı Sezar’a…” derler gelişmiş ülkelerde.
Yani?
Yani gelişmiş ülkelerde hakka, hukuka ve de başarıya kimse dokunamaz. Kimse dil uzatamaz.
Uzatır ya da uzatılırsa ne olur?
Anında koparırlar o dili.
Bu işin demokrasisi memokrasisi olmaz.
Nankörlük denen cibilliyetsizlik Ortadoğu ülkelerine özgü bir olaydır.
Ülkemizde en büyük nankörlük, bu ülkenin kurtarıcısı ve kurucusu, bugün neyimiz varsa her bir şeyimizi borçlu olduğumuz Ulu Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’e karşı yapılmaktadır.
Oysa bugün camilerimizde ezan okunup, namaz kılınabiliyorsa; malum nankörler bilmelidir ki; bunu Mustafa Kemal’e borçludurlar.
Ya da bugün, babalarının kim olduğunu biliyorlarsa; bunu da Mustafa Kemal’e borçludurlar.
Bilmezler mi bunu?
Elbette bilirler.
Bilirler bilmesine ama iliklerine, genlerine dek işlemiş nankörlük duyguları ağır basar.
* * *
Oysa Batı dünyası böyle değildir…
Örnek mi?
İşte bir örnek…
Yıl 1976…
Ulu Önderimiz Mustafa Kemal’in doğumunun 100. yılı…
O tarihte Unesco’nun152 üyesi var.
Unesco Yönetimi, üyelerine bir öneriyle gelir.
Öneride şu denilmektedir:
“Bugün Unesco’nun üzerinde çalıştığı projelerin tümünün isim babası Mustafa Kemal’dir.
O nedenle tüm üye devletlerimiz bu anlamlı günü kutlamalı ve bu büyük insanı anmalı…”
O an İsveç delegesi ayağa kalkar ve şöyle söyler:
"Ne yani dünyada bu kadar devlet adamı var, hepsinin doğum gününü böyle kutlayacak mıyız?"
İsveç delegesinin bu tavrı ortamı germiştir.
Bu kez Rus delegesi ayağa fırlar yumruğunu masaya vurur tepkisini şöyle dillendirir.
“Genç delege arkadaşım, size şu gerçeği anımsatmak isterim ki; ATATÜRK bu dünyadaki herhangi bir lider değildir. Bırakın onu bir yıl anmayı; her üyemiz, her probleminde çözümü O’nun düşünce ve önerilerinde aramalıdır…”
Sonra ne mi olur?
UNESCO tarihinde ilk kez hiç fire vermeden 152 üye ülkenin tümü şu metnin altına imzalarını atarlar.
Mustafa Kemal’in anılmasına karşı çıkan İsveç delegesi bu imzanın atıldığı gün mikrofona gelir ve aynen şunları söyler;
“Ben ATATÜRK'ü inceledim; bütün ülkelerden özür diliyor, ilk imzayı ben atıyorum…” der ve atar.
İşte o muhteşem belgede deniyor ki;
“ATATÜRK kimdir?
ATATÜRK, uluslararası anlayış, iş birliği ve barış yolunda çok büyük çaba göstermiş üstün bir kişidir.
Olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir devrimcidir.
Sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önderdir.
İnsan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsüdür.
Tüm yaşamı boyunca insanlar arasında renk dil, din ve ırk ayrımı göstermeyen, bir başka eşi ve benzeri olmayan, bir devlet adamı,
ÜLKESİNİN KURTARICISI ve TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN KURUCUSUDUR…”
… …
Bir filozof der ki “Bir ülke için kıstas aradığınız zaman o ülkenin en büyük liderini gözden geçirin.”
Şu an kıstas arayan ülkelere sanıyorum bundan daha iyi bir metin gösteremeyiz…
İşte bu metin 152 ülke tarafından, 1976 yılında imzalanmıştır.
* * *
Demek ki neymiş nankör (!) ve de varlık nedenimiz olan o büyük insana dil uzatanların tümü…
Demek ki neymiş?
Bugün neyimiz varsa O’na, o büyük insana borçluymuşuz.
Bugün babanız kim biliyorsanız, bunu bile o Ulu Önder’e borçlusunuz.
Nankörlük etmeyin.
O küçücük beyninizle, O büyük insana dil uzatmayın…
Siz ve sizin gibiler o büyük insanın kesip attığı tırnak kadar olamazsınız.
Haddinizi bilin.