GÜNDEMDEKİ YASA SANSÜR YASASI MI?

Abone Ol

TBMM’nde bir yasa görüşüldü. İktidar tarafından özellikle “sosyal medyada dezenformasyonla mücadele” adı altında hazırlanmış, genelde basın ve sosyal medyaya yeni yaptırımlar getiren 40 maddelik bir yasa.

TBMM’ne “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adıyla geldi bu yasa.

Basında büyük bir kesim tarafından “sansür yasası” denildi. İçinde tehlikeli maddeler var denildi. Sosyal medyayı susturmak denildi.

Ve soyut gerekçelere dayanarak verilecek hapis cezalarıyla, sosyal medyaya getirilecek daha büyük sınırlamalar ile basına gözdağı verilmek denildi.

Bu nedenle tepkiler gösterildi. Engellenmesi amacıyla, sesini duyurmak amacıyla meydanlara da çıkıldı.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise yeni sosyal medya yasası, “eğer bu şekliyle çıkarsa Anayasa Mahkemesi’ne iptali için götüreceğiz, mücadelemizi yapacağız” dedi.

Ama yasa, 13 Eylül 2022 Perşembe günü kabul edildi.

***

Peki, sosyal medyayı amacına uygun olarak kullanabildik mi, kullanabiliyor muyuz?

Elbette, bunun için öncelikle kendimizi ciddi ciddi bir sorgulamak gerekir.

Çünkü:

İktidar karşıtı ya da muhalefet karşıtı saçma-sapan her tür paylaşıma inanır olmuşuz.

Adeta beyni ya iktidara ya da muhalefete teslim edilmiş bir toplum olmuşuz.

Ve öyle bir toplum olmuşuz ki, “Kılıçdaroğlu kaçacak” denilse hemen inanan, “Erdoğan kaçacak” denilse hemen inanan…

Beyninin hiçbir köşesinde “acaba” diye bir kez olsun sormayan bireyler olmuşuz.

Ve öyle bir toplum olmuşuz ki, “tıpış tıpış gidip oy vereceksin” denildiğinde “tıpış tıpış gidip oy veren” olmuşuz.

Ve de öyle bir toplum, öyle bir siyaset ki, “Diyanet Akademisi”ne karşı ağır eleştiriler yapıp, çok sert sözler söyleyip, mecliste bir oyla bile hayır dememişiz.

Sonuçta sosyal medyayı amacına uygun kullanmayıp:

Herkesin kendi güdülerini tatmin etmek için geyik muhabbeti yapıldığı…

Bol bol özel resimlerin paylaşıldığı…

Ya da beynini kayıtsız-koşulsuz teslim ettiği bir siyasetin amigoluğunun yapıldığı bir medya yapmışız.

Yani özet olarak böyle bir görüntü vermişiz.

***

Peki, neden?

Elbette bu oluşumların da bir alt yapısı vardı.

Herhalde kitap okumaya günde ortalama sadece 1 dakika, TV izlemeye ortalama 6 saat, internete ortalama 3 saat ayıran, duyduğunu asla sormayan, sorgulamayan bir toplumun bireyleri başka türlü de olamazdı!

Ve de 5 milyonluk Norveç’te günde 4,5 milyon gazete okunurken, 85 milyonluk Türkiye’de yalnız 3 milyon gazete okunuyor ise…

Ve yine bir kişi 1 yılda Japonya'da ortalama 25, İsviçre'de 10, Fransa'da 7 kitap okurken Türkiye'de ancak 10 yılda 1 kitap okuyor ise…

Ve tam 99 yıldır Atatürk’ü, cumhuriyeti, laikliği anlatıp anlatıp anlatamamış ise…

Yani böyle bir toplumun bireyleri başka türlü de olamazdı!

Ama yine de bu toplum ve bu toplumun bireyleri, süreç içinde kendi iç dinamikleri ile yukarıdaki olumsuzlukları yenecek ve de sosyal medyayı gerçek amacında kullanabilecektir.

Çünkü sosyal medya, artık vazgeçilemez bir realitedir.

***

Elbette bu yasa için iktidar cephesinin, hem samimiyeti hem de niyeti tartışılır bir konu olmuştur.

Bu nedenle sormak gerekir:

Sosyal medyayı, daha güvenilir bir sisteme dönüştürmek midir amaç?

Yoksa sosyal medyayı, kontrol altına alarak susturmak mıdır amaç?

Ya da sosyal medyayı, iktidarın sözcüsü yapmak mıdır amaç?

Özellikle 2023 seçimlerine doğru elbette bu sorular akla gelmektedir.

Ve de kim ne derse desin oluşan genel kanaat budur.

Oysaki sosyal medya, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi bir realitedir. Günümüzde, toplumsal iletişimin vazgeçilmez bir kanalı olmuştur.

tüm olumsuzluklara rağmen, sosyal medyanın gücü küçümsenemez olmuştur. adaletin sarsıldığı ülkemizde adalet, sosyal medyada aranır olmuştur.

Ve de sosyal medya, tüm olumsuzluklara rağmen oluşan toplumsal bilinci daha da yükseltir olmuştur.

Bu nedenlerle iktidarın ve iktidarların görevi, sosyal medyaya ve genelde medyaya parmak sallamak değil, onun kendi dinamikleriyle özgürce gelişmesine yol vermek olmalıdır. Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan bu yasayı onaylamamalı, geri göndermeli, muhalefetin eleştirileri gözetilmeli, basının endişeleri paylaşılmalı, yasa yeniden düzenlenmelidir.

Şu aşamada yapılacak en doğru yol budur.