GÜLMEYİ UNUTTUK

Abone Ol

Son yıllarda toplum olarak maalesef gülmeyi unuttuk. Sokakta insanların çoğu suratları asık ve mutsuz bir şekilde dolaşıyor. Eskiden biz böyle değildik. Ne oldu da gülümsemeyi ve gülmeyi unuttuk.

Oysa gülmek doğal, insani bir davranıştır. Stresi azaltır, serotonin, depomin ve endorfin gibi mutluluğu artıran hormonların salgılanmasını sağlar. Birbirimizle konuşurken bile gülümseyerek değil, kavga eder gibi yüksek sesle öfkeli bir şekilde konuşuyoruz. Halbuki az bir gülümsemek bile karşımızdaki insanın ruh halini rahatlatır.

Gerçek din âlimleri “Gülümsemek sünnettir, sadaka sevabı vardır, kalbe hayat ve ruha huzur verir. Müslüman güler yüzlü, münafık asık suratlı olur. Tebessüm bedavadır, alanı da, vereni de mutlu eder” demişlerdir. Din âlimi geçinen zır cahiller de gülmeyi ayıplarlar, hatta günah sayarlar.

Gülümseyen insanlar başkaları tarafından daha çekici, güvenilir, rahat ve içten görünürler.

Ne yazık ki gülme ile birlikte hoş görüyü, saygı ve sevgiyi de unuttuk. İnsanlarımız sanki her an patlamaya hazır birer barut fıçısı oldu. En basit tartışmalar bile hemen kavgaya dönüşüyor. Özellikle trafikte çok sabırsız ve hoşgörüsüz davranıyoruz. Bu nedenle hiç istenmeyen acı sonuçlarla karşı karşıya kalabiliyoruz.

Ülkemizde yaşanan maddi ve manevi sorunlar insanların asık suratlı, öfkeli ve mutsuz olmalarının en başta gelen nedenlerinden biri. Bir diğer nedeni de iyi eğitilmiş bir toplum olmayışımız.

Eğitimli, ekonomik sıkıntıları olmayan ve geleceğinden endişe duymayan mutlu insanlar rahatlıkla gülebiliyor. Maddi ve manevi sorunları olan insanlar gülemiyorlar. Bu nedenle maalesef gülemeyen bir toplum olduk.

Gülebilen bir toplum olmanın yolu refah seviyesi yüksek, mutlu bir toplum olmaktan, refah seviyesi yüksek mutlu bir toplum olmanın yolu da iyi eğitilmiş bir toplum olmaktan geçer. Maddi ve manevi tüm sorunların çözümünün anahtarı eğitimdir.

Bu nedenle bilimsel, akılcı ve çağdaş bir eğitim, o toplumdaki insanların geleceklerinden umutlu, mutlulukla gülebilen insanlar olmalarını sağlar. Bilimsel, akılcı ve çağdaş olmayan bir eğitim ise o toplumdaki insanların umutsuz, mutsuz, asık suratlı ve öfkeli olmalarına sebep olur.

Aramızdaki kısır çekişmeleri bırakıp, ideolojik saplantılardan vazgeçip; geleceğinden umutlu, refah içinde yaşayan, huzurlu ve mutlu gülebilen bir toplum olmak için çalışmalıyız.