Görgü Kuralları Dersi…

Abone Ol

G

Görgü yoksunu bir toplum haline geldik.

İlk kez karşılaştığımız bir kişiye ne nasıl hitap edeceğimizi biliyoruz, ne de nasıl davranacağımızı.

İlk kez görüp, karşılaştığımız kişiye “Dayı, amca…” şeklinde hitap etmek alışkanlık haline geldi.

Geçenlerde Cuma Pazarı’ndayım.

Pazarda her şey ateş pahası.

Gülen, tebessüm eden yüz yok, herkeste surat on karış.

Benim de canımı sıkan fiyatlar nedeniyle heyheylerim üzerimde, tezgahların arasında dolanırken; yaş olarak benden büyük olduğunu tahmin ettiğim pazarcılardan biri “dayı” diye hitap etti bana.

O an ağzımdan, “Ananı bilmem, tanımam; nerden dayın oluyorum!” çıktı.

Anında pişman oldum ama ağzımdan da çıkmış oldu bir kere…

… …

Bir Van gezisinde tanık oldum; Van’da istisnasız herkes tanımadığı bir kişiye “Hocam” diye hitap ediyor.

Bu hitap şekli de belki yerini bulan bir hitap şekli değil ama en azından “dayı, amca, abla” hitaplarından çok daha güzel bir hitap şekli.

*    *    *

Görgü yoksunu bir toplum haline geldik.

Ne oturmasını biliyoruz ne kalkmasını.

Ne konuşmasını biliyoruz ne dinlemesini.

Artık görgü kuralları dersini (yeniden) okullarımıza ders olarak koymak durumundayız.

Görgüsüzlüğümüz tavan yapmış durumda çünkü.

Günümüz öğretmenleri, adı konmadan, bu tür konuları işleme cesaretini gösteremiyorlar.

Oysa bizim öğrencilik dönemlerimizde de “görgü kuralları” diye bir ders yoktu ama bizim öğretmenlerimiz bu tür konuların eğitimini dersler arasına serpiştirip sıkıştırırdı.

Söke Kocagöz İlkokulundaki Öğretmenim Musa Yetkin böyle yapardı.

Söke Orta Okulundaki Öğretmenim Şahabettin Karadayı böyle yapardı.

Afyon Lisesinde Münevver Akdeniz, Ali Dayanık, Halil Ünlü Öğretmenlerim de böyle yaparlardı.

Ailelerimiz de öyleydi.

Ailelerimiz de böyle yaparlardı.

*    *    *

Şunları anlatır, şunları aşılarlardı ailelerimiz ve öğretmenlerimiz bizlere.

•Büyüklerinizle konuşurken “efendimle biten” tümceler kurmayı alışkanlık haline getirin.

•Tanımadığınız bay ya da bayanlara hitabınız “beyefendi / hanımefendi” şekline olmalıdır. Tanımadığınız kişilere  karşı “amca, dayı, abla” gibi seslenme sözcüklerini kullanmayın.

•Üzerinizde ceket, karşınızda da saygın bir kişi ya da bir büyüğünüz varsa; ceketinizin en az bir düğmesini ilikleyerek konuşmak sizi yüceltir.

•Konuşurken gereksiz konulara girmeyin. Asıl konuyu anlaşılır şekilde anlatmaya çalışın. [W1]

•Okul arkadaşlıklarınızın değerleri bilin ve birbirinizi sevin. Arkadaşlık ve dostluklarınızı sonsuza dek sürdürün.

•Çevrenizi koruyun, kollayın. Kirletmeyin, kirletilmesine izin vermeyin…

•Toplu yaşam bir kültürdür. Oturduğunuz apartmanlarda toplu yaşam kurallarına ve disiplinine uyun. Toplu yaşamın gereklerini yerine getirin.

•Farklı görüşlere saygı gösterin. Unutmayın, birilerine 6 görünen, size 9 görünebilir.

•İnsanların konuşmasını asla bölmeyin. Konuşmalarına izin verin. Dediklerinin hepsini duyun…

•Bir arkadaşınız sizin için bir ödeme yaptıysa, bir dahaki sefere ödemeyi siz yapın.

•Ödünç aldığınız parayı, diğer kişi size ödünç verdiğini hatırlamadan önce iade edin. Bu sizin dürüstlüğünüzü ve karakterinizi gösterir. Aynı şey para haricindeki diğer şeyler için de geçerlidir.

•Biri size yardım ederken mutlaka "teşekkür ederim" deyin.

•Arkadaşlarınızı kamuoyu önünde övün. Eleştirinizi baş başayken yaparsınız…

•Arkanızdan gelen kişi için daima kapıyı açın. Erkek ya da kız, yaşlı ya da genç olması fark etmez. Toplum içinde birine iyi davranmak sizi küçültmez.

•Sizden istenene kadar asla tavsiye vermeyin.

•Kimseye gereği yokken yaşını ve maaşını sormayın. Bilmenizi isterlerse, bunu zaten söylerler.

… …

Ve dahası…

*    *    *

Sözün özü biz adamlığı, iyi insan olmayı, toplu yaşam kültürünü, çevreciliği dönemimiz öğretmenlerinden öğrendik.

Şimdiki öğretmenler bu misyonu yerine getiriyor mu?

Sanmıyorum…