GEZDİM HALEP’İ ŞAM’I, ETTİM İLMİ TALEP, MEĞER,...
Bir zamanlar Halep ve Şam ilim talep edilecek kadar aydınlıkmış, ama şimdi Arap âlemi ortaçağ karanlığında birbirini boğazladığı için onlardan uzak durmak en iyisi.
Başbakan Davutoğlu El Cezire televizyonuna konuşmuş: “Suriye’ye askeri müdahalede bulunursak Arap ülkelerinin bizi savunacağının garantisi var mı? “
Sayın Başbakan, Birinci Dünya Savaşında Arapların atalarımızı sırtından hançerlediklerini ne çabuk unutmuş!
Böylesine akıldışı bir macerayı düşünmek bile ürpertiyor insanı.
Leo Buscaglia diyor ki;
Bir toplama kampından sağ kurtulmuş bir insanım. Gözlerim hiçbir insanın görmemesi gereken şeyler gördü. Bilgili mühendisler tarafında yapılan gaz odaları.
İyi öğrenim görmüş doktorlar tarafından zehirlenen çocuklar. Eğitilmiş hemşireler tarafından öldürülen bebekler. Lise ve yüksek okul mezunları tarafından vurularak öldürülen kadınlar ve bebekler.
Bu nedenle, öğrenim olgusuna kuşkuyla bakıyorum. Sizden tek dileğim şu;
Öğrencilerinize insan olmayı öğretin. Çabalarınız, bilgili canavarlar, yetenekli ruh hastaları ya da eğitilmiş caniler yaratmamalı. Okuma-yazma, yazım, tarih ve matematik, ancak öğrencilerimizin insan olmasını sağlarsa önem kazanırlar.”
Ne güzel söylemiş şair Eşref ;
Geçmişe mazi deme, tarih oku, / Hüsn-i tatbikat için emsal olur,
Hali hazırda düşün âti için ; / Çünkü istikbal bir gün hal olur…
(Geçmişi unutma tarih oku, iyi işler yapmak için örnek olur.
Şimdiden geleceği düşün, gelecekte bir gün yaşanır mazi olur.)
Mehmet Akif “Fatih Kürsüsünde” adlı şiirinde, dini uyuşturucu, yozlaştırıcı biçimde yorumlayan ve yanlışları, kötü olayları kadere ve dolayısıyla Allah’a bağlayan; buna da tevekkül diyen gerici kesimleri öfkeyle eleştiriyor;
Felaketin başı hiç şüphe yok cehaletimiz,
Bu derde çare bulunmaz, ne olsa, mektepsiz,
Ne kürd elifbeyi sökmüş, ne Türk okur, ne Arap,
Ne Çerkes’in, ne Laz’ın var, bakın elide kitap,
Hülasa milletin efradı bilgiden mahrum,
Unutmayın şunu lâkin;” Zaman : Zaman-ı ulum!”
(Mehmet Akif, bilimsel eğitimden yoksun kalan milletin çöküşünden duyduğu üzüntüyü dile getiriyor ve hedefin bilgi çağını yakalamak olduğunu söylüyor.
“Zaman, bilimler zamanıdır.” diyerek okuma yazma özürlü topluma sesleniyor.
Şiirlerine milletin kültür ve tarih mirasını ustaca yerleştiren Yahya Kemal ne güzel söylemiş.
Ömrün şu biten neşvesi tam olsun erenler ,
Son meclisi cam üstüne cam olsun erenler.
(Dostlar! Hayatın şu biten neşesi artık tamamlansın, şu son meclisimizde kadehler durmadan gelip gitsin.)
Tekrar mülâki oluruz bezm-i ezelde,
Evvel giden ahbaba selam olsun erenler,
(Elbet bir gün yine Allah katında ruhlarımız buluşacak. Bizden önce oraya giden dostlarımıza da selam olsun erenler.)
Diyarbakır’lı Süleyman Nazif üstadın hikmetli beyitlerini de anmadan yapamam.
Dedem koynunda yattıkça benimsin ey güzel toprak,
Neler yapmış bu millet en yakın tarihe bir sor bak,
Yerim sensin, göğüm sensin, cihanım, cennetim hep sen,
Nasıl bir zinde millet çıktı gördüm hasta sinenden…
24 Şubat 2016