Merdan Yanardağ, Çorum Emek ve Demokrasi Platformu’nun organizasyonu çerçevesinde, “Türkiye Nereye Gidiyor?” konulu söyleşi ve imza günü programına katıldı.
Devlet Tiyatrosu’nda gerçekleştirilen ve salonun hınca hınç dolu olduğu etkinliğe CHP İl Başkan Vekili Halil Ünal, CHP Merkez İlçe Başkanı Utku Ulaş Taşar, Emek Partisi İl Başkanı Muharrem Özünel, Sol Parti Merkez İlçe Başkanı Arif Başaran, DEM Parti yöneticileri, CHP Belediye ve İl Genel Meclisi üyeleri, CHP Kadın Kolları Başkanı Özlem Güngör, Gelecek Partisi Merkez İlçe Başkanı Tarık Aktaş, Ticaret Borsası Başkanı Naki Özkubat, KESK’e bağlı sendikaların şube başkanları ve yöneticileri, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Çorum Şube Başkanı Nurettin Aksoy, ADD Çorum Şube Başkanı Uğur Demirer, DİSK/Emekli-Sen Çorum İl Temsilcisi Hikmet Aydın, Birleşik Emekliler Sendikası İl Temsilcisi Sefa Batak, mahalle ve köy muhtarları, dernek başkanları ve çok sayıda yurttaş katıldı.
Soru-Cevap Moderatörlüğünü Doç. Dr. Veysel Dinler’in yaptığı program, Çorum Emek ve Demokrasi Platformu Sözcüsü Av. Ahmet Özdel ve Doç. Dr. Mehmet Kanatlı’nın açış konuşmaları ile başladı.
Açış konuşmalarının ardından sahneye çıkan Merdan Yanardağ, konuşmasına 46 Arap-İslam ülkesinin bir yılda yarattığı karma değerin Hollanda’nın gerisinde olduğunu belirterek başladı. İslam ülkelerinin Hollanda kadar refah üretemediğini kaydeden Yanardağ, “Yine hakemli uluslararası dergilerde yayınlanan akademik makaleleri Arjantin kadar değil. Bir yılda çevirdikleri kitap sayısı İspanya kadar değil. 46 Arap-İslam ülkesinin bir yılda aldığı patent sayısı 366. Güney Kore’nin aldığı patent sayısı 3.600. Sadece Güney Kore, 46 Arap-İslam ülkesinden 10 kat fazla patent almış. Burada bir sorun var” dedi.
“DOĞU DERİN BİR KARANLIĞIN İÇİNE SÜRÜKLENDİ”
Türkiye’nin, laikliğin sorgulandığı, Cumhuriyet kurumlarının birer birer tasfiye edildiği bir dünyanın içine doğru çekilmeye çalışıldığını söyleyen Yanardağ, “Ortaçağ eş zamanlı değildir. Batı, ortaçağdan çıkarken, doğu ise eş zamanlı olarak karanlık bir çağın içine doğru sürüklenebiliyor. Batı, akıl ve bilim çağını açarken, doğu derin bir karanlığın içine sürüklendi” ifadelerini kullandı.
Bu ülkede her 10 yılda bir darbe yapıldığını ve ülkenin ilerici, yurtsever, devrimci insanlarının kıyımdan geçirildiğini belirten Yanardağ, “Ancak, yurtseverler, devrimciler, Kemalistler bu toprakları asla terk etmedi. Böylesi devrimci-aydın geleneği, bu ülkenin bir şansıdır” dedi.
“GAZALİ’NİN YOLU MU, İBN RÜŞD’ÜN YOLU MU?”
Yanardağ, konuşmasının devamında şunları söyledi:
“İslam dünyasında soru basittir. İnanç merkezli bir bilgi mi, yoksa akıl ve bilim merkezli bir bilgi mi esas alınacaktır. Birincisi bizi ortaçağa sürükler.
İmam Gazali’ye göre içtihat yaparsan, yani yorumlarsan kâfirsindir. Akıl değil, nakil esastır. ‘Aklı esas alırsanız kâfirsinizdir’ diyor. Mutlak bir itaat istiyor. İslam dünyasında İmam Gazali’nin anlayışı resmi ideoloji olarak benimsenmiştir. Oysa bunun karşısında İbn Rüşd’ün, İbn Sina’nın, Farabi’nin konumlandığı aklı ve bilimi esas alan bir anlayış var. Batı, İbn Rüşd’ün, doğu ise İmam Gazali’nin yolundan gidiyor. Türkiye bu şansı iki kez yakalıyor. Birincisi Fatih Sultan Mehmet döneminde. Fatih Sultan Mehmet, ulemayı topluyor ve İbn Rüşd’den bahsediyor ancak ulema ‘hayır’ diyor. İkinci şans ise Cumhuriyet Türkiye’sidir.”
“CUMHURİYET, BÜYÜK BİR AYDINLIK VE KÜLTÜR DEVRİMİDİR”
“Cumhuriyet, adı konulmamış bir reform ve Rönesans hareketidir. Bu nedenle uzunca bir süre emperyalizmin hedefi haline geldi. Cumhuriyet devrimleri olmasaydı Türkiye, bugün Ürdün’den farklı bir ülke olmayacaktı. Cumhuriyet, büyük bir aydınlık ve kültür devrimidir.
Cumhuriyet devrimi ne yazık ki aynı zamanda ihanete uğramış bir devrimdir. 2. Dünya Savaşı’nda ve hemen sonrasında İnönü’nün uyguladığı yanlış politikalar neticesinde Türkiye NATO’ya girmiştir. İşte Cumhuriyet’e yönelik karşı devrim o zaman başlamıştır. 1950’li yıllarda kurulan Komünizmle Mücadele Derneklerinin hedefinde aslında Cumhuriyet vardı. Sovyetlerin güneyden kuşatılması olan yeşil kuşak projesi ile birlikte Türkiye’de siyasal-islamcı anlayış güçlendirildi.”
“BATI, CUMHURİYET MODELİNİN İSLAM
DÜNYASINA HÂKİM OLMASINI İSTEMEDİ”
“Cumhuriyet modeli, bütün İslam dünyasına hâkim olsaydı bu durum emperyalist batının işine gelmeyecekti. Batı, ‘İslam dünyası kendi ortaçağının içinde kalsın’ diyerek, Cumhuriyet’i hedef aldı. Bu nedenle AKP, tamamen bir Amerikan projesi olarak kurulmuştur. Kuruluşundan itibaren bu topraklara yabancı tek parti AKP’dir.
Türkiye, tarihsel bir kavşakta, bir yol ayrımındadır. Türkiye bir kez daha kendi yönünü tayin etme sorunuyla karşı karşıya. 22 yıldır bu ülkeyi yağmalayanlar bir yandan da Cumhuriyet’i tasfiye ettiler. Tüm buna karşın kendi rejimlerini ise halen kuramadılar.
AKP artık toplumsal tabanını kaybetti, inandırıcılığını yitirdi, anlatacak bir hikâyesi kalmadı.”
“GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYACAK ŞEKİLDE
CUMHURİYET’İ TASFİYE ETMEK İSTİYORLAR”
Mutlak itaate dayalı bir din anlayışı var. Laiklik aklın ve vicdanın özgürleşmesidir. Yanı başımızdaki Suriye Afganistanlaştırılırken, Türkiye ise Pakistanlaşıyor. Bunun için 22 yıllık süre yetmedi. Yağma ve ganimetle uğraştılar, başaramadılar. Bunun için yeni anayasa istiyorlar. Bir hegemonya oluşturmak için giderek toplumun tüm kesimlerine baskı uyguluyorlar.
Geri dönüşü olmayacak şekilde Cumhuriyet’i tasfiye etmek istiyorlar. Cumhuriyet’i ya yeniden toplumsal ve eşitlikçi bir temelde inşa edeceğiz ya da karanlık bir tünelin içine doğru sürükleneceğiz.
Türkiye’de Cumhuriyet’in biriktirdiği demokratik, yurtsever birikimin, ülkenin ortaçağ karanlığına sürüklenmesine izin vermeyeceğini düşünüyorum. Bunun için cesaret ve mücadele gerekiyor.”
Yanardağ, söyleşisinin sonunda DTS fuayesinde kitaplarını okurları için imzaladı.