GEÇMİŞTEN ANILAR - EĞİTİM-İŞ’İN ANKARA ÇIKARMASI-4

Abone Ol

“Çalışanların, memurların grevli, toplu sözleşmeli sendika hakkını muhalefetteyken ben sizlerden daha çok istedim. Şimdi iktidardayız. Ancak tüm bunlar için zaman gerekiyor. Bekleyecek halinizin olmadığı doğru. Ancak yasa çıkmadan sendikalarla toplu sözleşme yapılması hukuk devletinde söz konusu olamaz. Ama siz isteyeceksiniz. İstemekte haklısınız… Memurlarla ilgili yasa, Çalışma Bakanlığı tarafından hazırlanmaktadır. Çok yakında sendikalı olarak toplu görüşme masasına oturacaksınız. Bu hakları kazandıktan sonra sorumluluk sizindir. dedikten sonra şöyle sürdürdü sözlerini:

“Halkımızla karşı karşıyasınız. Yani yanlış bir iş yaparsanız, halkımız karşınıza çıkar. Bu yasalar TBMM’inden geçince ve siz sendikalı olduktan sonra toplu sözleşme masasına oturacaksınız. Halkımız da seyredecek. Bakalım bunun sonucunda çocuklarımız iyi okuyor mu, okumuyor mu? Ben iddia ediyorum ki okuyacaklar. Bunu hep beraber yapacağız.”

Yoğun alkışlarla noktalanan İnönü’nün konuşmasından sonra konuşan Eğitim-İş Genel Başkanı Dr. Niyazi Altunya, dört şubemizin kapatıldığını belirterek; “Bazı mülki idare amirleri kendilerini hükümetin üstünde görmektedirler. Bu kadar da demokrasi cilvesi olmaz.” dedi.

Toplantı bitiminde yine Milli Eğitim Bakanlığı’nın yanındaki Güvenpark’a dağıldık. Bu kez de Milli Eğitim Bakanımız Köksal Toptan’la görüşecektik.

Saat 14.30’da Milli Eğitim Bakanlığı’nın binasındaydık. Binanın orta boşluğu ve dört bir yanındaki koridorlarını doldurduk. Yine tüm şube pankartları açılmıştı.

Bakan Köksal Toptan, Genel Başkanımız Dr. Niyazi Altunya’yla birlikte üçüncü katın salonunda göründü. Yukarıdan aşağıya birinci, ikinci kata egemen bir noktadaydılar. Yoğun bir alkış tufanıyla karşıladık.

Genel Başkanımızla bizleri selamladıktan sonra söze girip özetle şöyle dedi:

“Başta öğretmenler olmak üzere tüm çalışanların sendikalı olma zamanı gelmiştir. Göreve geldiğimden bu yana 25 il, 100’e yakın ilçede öğretmenlerle toplantılar düzenledim. Sorunlarınızı biliyoruz. İsteklerinizi gerçekleştirmeye çalışıyorum. Bu çerçevede 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde her ilden bir öğretmen seçilmesi uygulamasına son veriyorum. Bir grup öğretmeni Ankara’ya getirip ödüller vermek yerine, dileğim o ki, 472 bin öğretmenimize bir gün Öğretmenler Günü’nde bir maaş ödül verelim.” dedi.

Milli Eğitim Bakanımız Köksal Toptan’la görüşmemizde de 2000’e yakın öğretmenin alkışlarıyla sonlandı. Eğitim-İş’in Ankara çıkarması başarıyla sonuçlanmıştı.

Coşkulu kalabalık yine kendine yaraşır ölçülü bir ağırbaşlılıkla, bilinçli, güvenli ve gelecekten umutlu olarak dağıldılar Bakanlıktan. Bir kısmı durum değerlendirmesi yapmak amacıyla Genel Merkez’e doğru giderken, uzaktan gelmiş olanlar da yeni bir yağmura daha tutulmamak için ivediyle gideceklere yönlere doğru dağıldılar.

Özrü nedeniyle Ankara’ya gelememiş, gelmekten çekinmiş, sendikalı veya sendikasız öğretmen arkadaşlarımıza, toplantıya katılanların anlatacakları çok şeyleri olmalıydı. Çünkü bu yaşanan coşkulu, anlamlı ve güzel günün izlenimleri ve anıları tüm yaşam boyu unutulmayacak güzellikteydi.

Sendikalaşma yolunda ses getirici büyük bir adım daha atılmıştı. Bu geçmişin yanlışlarından ders alınarak, herhangi bir oyuna gelmeden getirilmeden atılmış kararlı, bilinçli, güvenli, sağlam ve çağdaş bir adımdı. Çorum’a dönerken, 2000’li yılların eşiğinde örgütlü insan olma mücadelemizin onurunu ve gururunu yaşıyorduk.

Amacımız, tüm çalışanların bir an önce grevli, toplu sözleşmeli sendika hakkına kavuşarak, insanca yaşaması değil miydi zaten…

22 Haziran 1992