GEÇMİŞİN CEHRİ ZENGİNLİĞİ VE SIKLIK DERESİ
Bizim ortaokul 3. sınıfta okuduğumuz zamanda; okula bakanlıktan görevli bir konuşmacı geldi. Özel konuşmalar yaptı ve gitti.
Anlatmaya çalıştığı şey; “Ormanın kıymeti, Çorum bölgesinin havasında yeterli nem olmadığı için yeni orman yetişemeyeceği gibi mevcudu korumanın zorluğu” idi.
Karbondioksiti, “karbindioksit” olarak telaffuz ettiği için, öğrenciler arasında alay konusu olmuştu ama o zamanlar ormanları korumanın üzerinde duruluyor, o konuda şiirler bile yazılıyordu.
Samsun yolu Sıklık deresinin kenarından kıvrıla kıvrıla çıkardı. Her kilometrede kat edilen yolu gösteren kilometre taşları vardı. Etrafı da cehriliklerden kalma çalılıklardan oluşuyordu, bu gün gördüğümüz çam ağaçlarının bir tanesi bile yoktu.
Çalılık diye anlattığım cehri 150 seneden geriye doğru Çorum’un ihraç zenginliğini oluşturan, siyah bitkisel boyanın ağaççıklarıydı. Derenin Sıklık adı da galiba bu sık çalılardan geliyordu.
Dayımın atları ahırda uzun süre kalınca, arabacı onları, arabaya koşulu şekilde dışarıya çıkarır, Samsun yolunda yürütür, arabaya biz çocukları da alırdı.
Sık sık derenin kenarında oluşan küçük heyelanların arkasından çıkan çeşitli renkteki toprakları kamçının ucu ile göstererek “Gavurlar bunlardan çok maden çıkarırdı. Bizimkiler beceremez” der, bize bilgiçlik taslardı.
Anlattıklarından günümüzde görünen ormanın, büyük azmin eseri olduğunun anlaşıldığını umuyorum.
Bu oluşumun elbette çok kahramanı var: İlk başlangıcı yapan; rahmetli efsane belediye başkanı Baha Çorbacıoğlu’dur.
Bugün rahmetli başkanın mezarının da bulunduğu Bahabey Çamlığı denilen kısım, nasıl olmuş da “havanın nemi orman yetişmesine yeterli değil!” gibi, ilmi sayılacak tespite rağmen yetişebilmiştir.
Biz; katır sırtında su taşıyarak cansuyu verilmesinin ve zorun başarılmasının şahidiyiz.
Bugün için ülke genelinde hava, nem oranının ve arazi israfına rağmen yeşilliğin arttığını görüyoruz. Çünkü yüzlerce barajımız, binlerce göletimiz oldu.
Ben Baha Çorbacıoğlu ve peşinden gelen yeşilliğin kahramanlarını rahmetle anarken: tarihin sahifelerine geçmediğini düşündüğüm nostaljik anıları sunmak ve azmin yenemeyeceği zorluğun olmadığını vurgulamak istedim.
En güzel günler sizlerin olsun.