“İş Hayatından”, 3. bölümü oluşturmaktadır. Burada; köye dönen emekliler, taşıtlar, Çıkrık pazarı, köyün meyveleri, sürüler, yayla yaşantısı, odun kesimi ve imece şiirlerinin konularını oluşturur.
“Yayla Yaşantısı”ndan kısa bir alıntı yapıyoruz.
Seher vakti
Yayık kurulur
Fişek ayrana
Güm güm vurulur
Soğuk suda
Yağ dirilir
Maşrapa ayranı
Sağlığa içilir (sayfa: 104)
Çağımızda, sanayi ve teknolojideki hızlı gelişim, köylerden kentlere olan göç olgusu, köylerdeki birçok değerlerin yok olmasına neden olmaktadır. Yok olan değerlerin yerine de çoğu kez daha iyileri konulamamaktadır.
Ahmet Serin, kitabının 4. bölümünü “Yok Olan Değerlerimiz”e ayırmış. Bunlar belli bir yaşın üzerindeki Çıkrıklıların iç sızısıdır. Köyde tarihsel ve kültürel anlamda birer simge olan Topaktaş, Binektaşı, Pınar Dedesi, kuru çeşmeler, seten-soku, köye adını veren, ip bükme aracı çıkrık, yok olan değerlere birer örnektir şiirlerinde. Yine yok olan değerler bağlamında yazdığı “Kitap Mezarlığı “ şiiri ilginç, ilginç olduğu kadar da düşündürücü bir gerçeği sergilemektedir.
Şiirden kısa bir alıntı yapıyoruz.
Çıkrık’ta
Kadı müftü
Sofu derviş
Kitap toplamış
(…)
Ölen kalana
Devretmiş
En son birkaç
Elde toplanmış kitap
(…)
Ahmet Hoca
Antikadan iki torba
Vasiyet eder mezara
Kendisiyle gömülür toprağa
Mezarda kitap çürürken
Ruha azaptan başka
Ne kazanır ki insan
Yararlan da yarar getirsin
(sayfa: 114)
Yine bu bölümde çevre kirliliği olayları da Ahmet Serin’in şiirlerinin konusunu oluşturmaktadır.
“Irmaktan Geçiyorum” şiiri buna bir örnektir. (Bu ırmak Çorum Çayı’dır.)
(…)
Çamur zift katran
Sular oldu safran
Korkuyorum artık
Basil korkusu,
Safran sularda
Kenef kokusu
(…)
Asit amonyak yakıyor
Köpük köpük ak balon
Deterjan kümeleri
Yutarcasına bakıyor (sayfa: 122)
Kitabın 5. bölümü, “Folklor ve Derlemeler”, başlığı altında yazdığı şiirlerden ve derlediği manilerden oluşmaktadır. Bunlar köye özgü yemekler, doğal renkler, düğün, maniler, kına deyişleri, oyun ve halay türküleridir. Bunlarla, geçmişin gelenek ve göreneklerini günümüze taşımaya çalışmış Ahmet Serin.
Manilerden bir örnek veriyoruz.
Kırklara çıkacağım
Güzele bakacağım
Güzel bir altın olsa
Gerdana takacağım (sayfa: 135)
“Kanlı kavak adlı şiirde ise, 25 yıl önce kestiği kavağın altında kalarak can veren ağabeysinin acısını bir kor gibi işliyor yüreklerimize.
“Seni kestik konak yapmaya
kastın neydi yuva yıkmaya
Böyle ecel teri dökmeye
Ahdin mi vardı kanlı kavak
(sayfa : 152)
Son bölümü ise köyün dertlerine ve beklentilerine ayırmış. Bunlar;
Kirli Çevre Bendaltı, Şikayetname, Ekmek Sırası, Dağ Başında Gölet, Ceviz Kıyımı, Kayaların Özlemi, Renkli Topraklar, Meyve ve Sebzenin Özlemi, Küçük Sanayi başlıklarıyla yazdığı şiirlerinden oluşmuş.
Son şiiri “Çıkrık’ta Beklentiler” de ise; Çıkrıklının gözü kulağı, dili yüreği olarak bir takım sorunlara çözüm önerileri sunmuş,
Ahmet Serin, doğup büyüdüğü, ama bir türlü kopamadığı köyü için hazine değerinde güzel bir yapıt çıkarmış ortaya. Doğduğu, yetiştiği topraklara olan borcunu da böylece ödemeye çalışmış. Gönül ister ki herkes kendi yetenekleri doğrultusunda köyü için, kenti için, ülkesi için bir şeyler yapsın, bir şeyler bıraksın adını yaşatacak.
Ahmet Serin’i Çıkrık tarihine mal olacak bu örn ek çalışmasından dolayı içtenlikle kutluyor, başarı dileklerimizle kalemi kırılmasın diyoruz.
Kitabını da tüm şiir sever, kitapseverlere salık veriyoruz. Kitaptan öğreneceğimiz, yararlanacağımız çok şey var çünkü.
Nice şiirsel güzelliklerde buluşmak dileğiyle... 1995
(SÜRECEK)