Tabloya bakınca, “insanlık ölmüş” diyebileceğimiz manzaralar. Gazze’de her gün çocuklar açlıktan, susuzluktan ölüyor. Hastaneler bombalanıyor, insanların yaşamı enkazlar altında son buluyor. Bakıyoruz, dünya kınama kuyruğunda. Biri “şiddet sarmalı” derken, diğeri “endişeliyiz” diye açıklamalar yapıyor. Açlıktan ve susuzluktan karınları şişerek ölen bebeklerin acılarını, sözcük oyunlarıyla çözecekmiş gibi davranarak kitleleri kandırıyorlar.
İsrail Başbakanı Netanyahu, iktidarda kalmak pahasına Gazze’yi ateşe veriyor. İç siyasette sıkıştıkça, Gazze’de çocukların ve insanların üzerine, üstelik hastanelerde, bombalar yağdırıyor. Seçim sandığında kaybettiği meşruiyetini, Gazze’nin yıkıntıları arasında bebek katliamlarıyla aramaya çalışıyor. Çocukların ölümünü iç politikada siyaset malzemesi yapan bir zihniyetten insaf beklemek, çakaldan merhamet beklemek gibidir.
ABD Başkanı Trump’tan söz etmeye gerek yok; sözde “demokrasi ve özgürlükler”in temsilcisi Joe Biden’ın bile özgürlük deyince aklına silah satışı, demokrasi deyince aklına petrol geliyor. ABD, İsrail’e milyarlarca dolar tutarında bomba ve silah gönderiyor. Kameralar karşısına geçince de bunun adına “İnsani yardımlar için çalışıyoruz” diyor. Önce öldürüp, peşinden kefen göndermenin adı: ABD tipi insani yardım oluyor.
Ya demokrasinin beşiği Avrupa Birliği’ne ne demeli: Tam bir kara mizah örneği. Peş peşe “derin endişe duyuyoruz” açıklamaları yapıyorlar. Endişeleri öylesine büyük ki ticaret hacimleri zirveye çıkmış. Almanya tank satıyor, Fransa enerji anlaşmaları imzalıyor. Özetle, Avrupa’nın endişesinin derinliği, cüzdanlarının derinliğinin yanında çok sığ kalıyor.
Türkiye’ye gelince… İktidar meydanlarda Gazze için gözyaşı döküyor, “mazlumların yanındayız” söylemlerinin bini bir para. Gel gör ki arka kapıdan İsrail’le ticaret hız kesmiyor. Limanlar dolup taşıyor, ihracat hacmi her geçen gün artıyor. “One minute” dediği günden bu yana ticaret hacmi milyar dolarları geçti. Kısaca, kürsüye çıkınca Filistin; kasaya gelince İsrail.
Bu tabloya bakınca ortada bir tiyatro var. Gazze sahnesi kana boyanıyor. Bu tiyatronun oyuncuları ise Washington, Tel Aviv, Brüksel ve Ankara’da sahne alıyor. Oyuncular rollerini başarıyla oynuyorlar:
Netanyahu cellat rolünde,
Trump ve Biden silah tüccarı,
Avrupa endişeli seyirci,
Erdoğan ise “hamasi söylem” koltuğunda.
Oyuncular oyunlarını oynuyorlar oynamasına ama perde kapanınca sahnede hep Filistinli çocukların cesetleri kalıyor.
Gazze’de yaşanan dram artık sadece Filistin’in değil, tüm insanlığın boynunda ağır bir zincirin halkasıdır. Görünen gerçek şudur: Liderlerden medet ummak ham hayaldir. Zira onların ticareti, Filistinli çocukların yaşamından daha kıymetlidir.
Uygar dünyanın örgütlü mücadelesi konuyu aslında bir günde çözer. Gazze’de çocuklar ölürken susan her toplum, aslında kendi mezar kazıcısına da sessiz kalıyor demektir. Gazze’de çocuklar katledilirken, “insanlık ölmüş” diyeceğimiz sahneler yaşanırken, dünya liderleri rol yapıyor. Ama biz, dünya insanlığının bireyleri olarak bu kanlı oyunları reddediyoruz.