Hani, gazeteci büyüklerimizden Şinasi Nahit Berker’in bir sözü vardır gazetecilik mesleği hakkında:
“Gazeteci olunmaz, doğulur…”
Tam da aksini savunmuşumdur 65 yıldır…
“Hamurunda varsa, bal gibi gazeteci olunur…”
Diyarbakır’lı dostum-arkadaşım-kardeşim ve aynı çatı altında bulunmaktan gurur duyduğum rahmetli Aziz Korkmaz, hamurunda gazetecilik olan nadir meslek erbabıydı.
Heyecanı tükenmeyen, gözünü budaktan savunmayan, yüreğindeki sevgi ve heyecanı daima koruyan, yeni yetişen gazeteci adaylarına yardım eden, mesleğini 24 değil,25 saat yaşayan bir gazeteciydi…
En önemlisi “doğrucu” ve “fazla dürüst”tü…
Yalanı-hurdası yoktu, başkaları gibi “işbirlikçi” hiç değildi.
Hürriyet Diyarbakır Bürosunun efsane şefi, Doğu ve Güneydoğu illerinin sorumlusu Aziz Korkmaz bundan tam 50 yıl, yani yarım asır önce aramızdan ayrıldı..
Özeti, görevi başındayken, gazetecilik mesleğinin heyecanı ile Hürriyet’e haber ve fotoğraf yetiştirmek için çaba sarf ederken, malum “kirli eller” tarafından öldürüldü.
Üstelik hiç kimsenin ulaşamayacağı bir çatışma haberinin fotoğraflarını Hürriyet merkezine yetiştirmeye çalışırken.
Devlet utanmadan, sıkılmadan “Trafik kazası” dedi.
Dibine kadar mert, cesur, doğruyu yön edinmiş, yüreği halkının sevgisiyle dolu Kürt arkadaşımızı-kardeşimizi 1975 yılı 19 Ekim’inde kalleşçe bir tuzak sonucu toprağa düşürdüler.
Aradan tam 50 yıl geçti.
Arkadaşımız bölge halkı ve gazeteci dostları tarafından unutulmadığı gibi adının yaşatılması için ellerinden geleni yapmaktan geri kalmıyorlar.
Aziz gazeteci dostları ve çevre halkı tarafından hala hatırlanıyor ve anılıyor…
Ama, yaşayan arkadaş ve meslektaşları ve sonradan bu mesleğe girenler tarafından, yani gazeteci dostları tarafından adının unutulmaması için önemli bir karara imza atmışlar.
(Devamı var)