Pandemi sürecinde en çok kim kaybetti?
Bu soru, çeşitli ortamlarda tartışıldığı gibi, kimi meslek mensupları, “en fazla kaybeden biziz” diye de cevap verebiliyorlar.
Elbette, kaybedilen hayatlar ya da yakınlarını kaybedenlerin acıları değil kastettiğimiz. Sosyal, kültürel, ekonomik olarak, prestij olarak, psikolojik olarak uğranılan kayıplar.
*
Gözle gördüğümüz bir gerçek var ki, en fazla hizmetler sektörü kaybetti. Turizm tesisi sahiplerinden kahvehane-lokanta işletmecilerine, servisçilere, evlere temizliğe giden gündelikçi kadınlara kadar çok geniş bir yelpaze…
Geçenlerde haber olarak vermiştik; Çorum’da günlük kazancıyla geçinen 300 müzisyen işsiz kaldı.
Yine hemen akla gelmeyen, pek çok sektörde nice insanlar…
Denilebilir ki, bu süreçte kaybetmeyen yok. Ama kimi az, kimi çok…
Spekülatif bir takım iş alanları vardır ki, oralarda kazançlı çıkanlar olmuştur, ona sözümüz yok.
*
Üzüldüğümüz çok nokta var da, biz en çok, eğitim aşamasındaki çocuklarımız için üzülüyoruz. Okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar her seviyedeki öğrencilerimiz, pandeminin birinci derecede mağdurları. Hele de ilkokula yeni başlamış, okuma-yazma öğrenme durumundaki mini mini yavrularımız…
Bu çocuklarımıza daha şimdiden “kayıp kuşak” gözüyle bakanlar var ki, umarız buna fırsat verilmez ve kayıplar telafi edilir.
Yoksa, ulus olarak bu kaybımızın maddi karşılığını hesaplamak bile mümkün değil.
*
Eğitim sektöründe büyük kayıplar yaşayan bir kesimi, “servis işletmecileri” olarak ifade etmiştik.
Dün Sözcü’nün eğitim sayfasında bir başlık vardı içimizi sızlatan: Salgında 936 kolej battı…Özel okullarda görevli 3 bin öğretmen ve 2 bin çalışan işsiz kaldı…
Sultan Uçar’ın haberinde, özel okulların salgında yaklaşık 300 bin öğrenci kaybettiği, öğrenci sayısının 1.5 milyondan 1 milyon 221 bine gerilediği, sektörel zararın 10 milyar lira olduğu belirtiliyordu.
Zarar büyük de, her şeye rağmen ekonomik zararlar zamanla telafi edilebilir…Bir kuşağı kaybetmenin ise telafisi yok.
Bu açıdan bakıldığında, velilerin kuşkuları, korkuları, endişeleri çok daha büyük…
*
Ülke olarak çok büyük ve tarihi bir sınavdan geçiyoruz.
Ekonomisi güçlü ülkeler, çok insan kaybına uğrasalar da, ekonomik bakımdan bu salgını daha az hasarla atlatabilecekler.
Bizim ise barışa, umuda, morale ve dayanışmaya çok daha fazla ihtiyacımız var. Birbirimizin gözünü oymaya çalışarak, ne hasarlarımızı onarabiliriz, yaralarımızı sarabiliriz, ne de iyi bir gelecek kurabiliriz.
Maalesef gerçek bu.