CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, faturasını ödemediği gerekçesiyle elektriği kesildi.
Kılıçdaroğlu; “Bu eylemim bir sivil itaatsizlik çağrısı değildir. Bir direniştir” dedi.
Günümüzde enerji, ekmek, hava, su gibi yaşamsal sorundur. Birer çağdaş insan hakkıdır. Ülkesine vergi veren, askerlik yapan, oy veren hiçbir insanın bu yaşamsal sorunları düşünmemesi gerekir. Bu insanın doğuştan gelen haklarıdır. Bir lüks tüketim aracı değildir. “IMF’ye borç veren” bir ülke nasıl oluyor da yurttaşının elektriğini kesiyor?!
Türkiye 2021 yılı verilerine göre 157 ülkeye yaptığı yardım 8 milyar ABD dolarını geçmiştir. Diğer yandan dayanılmaz zamlar sonucu elektriği kesilen yurttaş sayısı bir yılda 4 milyona yakındır.
İktidarın beceriksiz ve yanlış enerji politikaları yüzünden, kendi yurttaşına bu zulmün gerekçesi nedir? 8 milyona yakın mülteci ülkede beslenirken ülkenin öz evlatlarının elektriği kesiliyor. Yarın başa gelmesin bir savaş durumunda, kendi ülkesini korumayan, Suriyeli mi koruyacak bu ülkeyi? Yoksa o elektriğini kestiğiniz Mehmetçikler ve adayları mı? Soruyoruz.
İktidar ülkenin güzide kurumlarından (TEK)Türkiye Elektrik Kurumu’nu parça parça ederek, yandaş holdinglere pay pay etmiştir. Bunlardan birisi de milletin anasının hatırını soran Cengiz Holding’dir. İtiraf edelim Cengiz Holding sözünü tutmuş, gerçekten de anaların hatırını sormuştur. Yoksa üç yılda elektriğe yüzde 400 zam nasıl açıklanır?
Sayın Kılıçdaroğlu; “ Bu eşkıya düzenine karşı faturamı ödemeyeceğimi söyledim. Ödeyemeyeceğimden değil. Ödeyebilirim. Ama bu nasip kısmet uğruna verilen kavgada yerimiz belli olsun istedim. Halil İbrahim sofrasına ben de oturmak istedim. Ödemedim. Ödeyemeyenlerin sesi olmak istedim.” diyor.
Sayın Kılıçdaroğlu aynen Adalet Yürüyüşünde olduğu gibi, seçkin eylemlerinden birini yapmıştır, dikkate ve saygıya değerdir. Zira yoksul, çaresiz zam yükü altında ezilen milyonların sesi olmuştur. Herkes biliyor ki Sayın Kılıçdaroğlu yüksek düzeyde bir bürokrat emeklisidir. Milletvekilidir. Maaşı da borcunu ödeyecek yeterliktedir. Çaresiz milyonların sesi olmak böyle bir şeydir. Ozanın dediği gibi “Ben yanmasam, sen yanmasan, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa!”… Bu, karanlıkları aydınlığa çıkarma davasıdır.
Kılıçdaroğlu “Halkımın acısını yaşamak için karanlıkta oturacağım” diyor. Halkın acısı lafla paylaşılmıyor. Aynı acıyı aynı düzeyde paylaşmak gerek. Gerçekten bir yoklama yapılsa, elektriği kesilen gariban yurttaşların çoğunluğu, daha önce AKP’ye oy verdi. Fakat insan olmanı,n onun acısını yüreğinde hissetmenin partisi olmaz. AKP’si, CHP’si olmaz. Tüm çaresizlerin sesi olmak, yüce bir duygudur.
Kılıçdaroğlu milyonların acısını paylaşırken, elektrik konusunda yan tedbirleri de ret ediyor. Bu durumdaki insanların yaşadığı dramı bir hafta etinde, kemiğinde duymak istiyor. Elbette yüce bir duygu, keşke tüm muhalefet partisi liderleri yapsaydı.
Sembolü ampul olan bir parti, ülkeyi karanlıkta bıraktı. Edison yaşasa kahrolurdu. Kuşkusuz “Ben o ampulü insanları karanlıkta bırakasınız diye icat etmedim” diyecekti, duyan olursa.
Diliyoruz ki elektriğe yapılan fahiş zamlar geri alınır. Kılıçdaroğlu’nun bir hafta elektriğinin kesilmesi çaresiz halkın mutluluğu, kısmen rahatlaması için bir işaret olur.