Son yıllarda ekonomide yaşadığımız sıkıntıların nedenlerinden biri de yerli ve milli ekonomiyi terk etmemizdir.
Bu ülke Cumhuriyetin kuruluşunun ilk yıllarından itibaren her türlü yokluk ve sıkıntıya rağmen yerli üretimi hedefleyerek karma ekonomi modelini (devlet özel işbirliği) uygulayarak onlarca fabrika kurmuştur.
Altıyüz yıllık Osmanlı İmparatorluğundan, genç Cumhuriyete kalan ufak çapta 4 fabrika vardır. Bunlar; Hereke İpek Dokuma, Feshane Yün İplik, Bakırköy Bez ve Beykoz Deri fabrikalarıdır. Genç Cumhuriyete kalan en büyük miras Osmanlı’nın bu günkü para ile 500 milyar dolar olan dış borcudur. O günkü yokluk ve sıkıntıların yanında Cumhuriyet Hükümetleri 1954 yılına kadar bu borcu ödemiştir.
Ülke çapında yerli malı kullanımı ve tasarruf teşvik edilerek üretim-tüketim ve gelir-gider dengesi sağlanarak "denk bütçe" uygulaması hedeflenerek ülke ekonomisi geliştirilmiştir.
17 Şubat 1923 ve 4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir İktisat Kongresi toplandı. 26 Ağustos 1924 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk milli bankası olan İş Bankası kuruldu. 11 Haziran 1930 yılında ekonomik kalkınmaya yardımcı olmak ve para politikasını yürütmek üzere Merkez Bankası kuruldu. 17 Şubat 1925 tarihinde Aşar Vergisi kaldırıldı. 1927 Yılında Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarıldı. 1930 Yılında Sanayi Kongresi toplandı. 1931 Yılında Ziraat Kongresi toplandı.
Bu kalkınma girişimleri sayesinde 1929-1938 yılları arasında sanayi üretimi % 80 artmıştır. Bu yıllar arasında krom üretimi %600, kömür üretimi %100, diğer madenlerin üretimi ise %200 artmıştır.
5 yıl içinde pamuk üretimi 50 kat, ipek üretimi 15 kat ve yün üretimi 2 kat artmıştır. Bu sayede tekstil alanında yapılan üretim o günkü ülke ihtiyacının %80'ini karşılar duruma gelmiştir.
Şeker üretimi, ilk fabrikanın kuruluşu olan 1926 yılından itibaren 5 sene içinde 200 kat artmıştır.
Bu kararlar ve üretim artışları ile Genç Cumhuriyet modern bir devlet olmanın ilk adımlarını atmıştır.
1923-1938 yılları arasında uygulanan ekonomi politikasının temel ilkesi milli ekonomi, iktisadi bağımsızlık ve hızlı kalkınmadır. Bu temel ilkeler sayesinde Türkiye Cumhuyeti 1923-1938 yılları arasında ortalama yüzde 7.9 kalkınma hızını yakalamıştır. Bu bir dünya rekorudur.
Bu gelişmelerin tamamına Atatürk ön ayak olmuş, açılışlarına katılmış ve çalışmaları denetlemiştir. Atatürk ne yaptı diyen nankörler internete girerek 1923-1938 yılları arasında kurulan onlarca fabrikanın hangileri olduğunu öğrenebilirler.
Bu gün Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine her zamandan çok ihtiyacımız var. Birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi, kalkınma ve refahımızı sağlamanın kodları kuruluş ilkelerinde gizli.
Dışa karşı güçlü ve itibarlı olmanın kodları da orada gizli.
İnşallah en kısa zamanda bunu anlar ve bu konularda gerekenleri yaparak huzur ve refahı yakalarız.