EKİM BAŞLARKEN

Abone Ol

Yazın sıcaklığı hala tenimizdeyken, Ekim ayı usulca kapımızı çalar. Güneşin altın ışıkları yerini hafif bir serinliğe bırakır. Her yıl, Ekim’in gelişinde farklı bir hüzün ve tazelenme hissi taşır insan. Yazın dolup taşan coşkusu yavaş yavaş dingin bir ruha dönüşürken, sonbaharın derin ve sıcak renkleri sanki kalbimizi sarar.

Çocukluğumun sonbahar kokularını unutmam kaynayan pekmezin kokusunu, çarpma sesleri, turşu küpleri, ayva kokuları yanan odun kokusuna karışır hele bir de yağmur yağarsa üstüne, tam da kollarımı açıp havaya yağmurla dans etmek isterdim. İşte doğa, işte hayat der gibi.

Yazın sonsuz gibi gelen günlerinin ardından Ekim, bize her şeyin geçici olduğunu hatırlatır. Yapraklar dökülmeye başlarken, hayatın döngüsünün bir parçası olduğumuzu fark ederiz. Doğa nasıl yenileniyorsa, biz de içsel bir yenilenme sürecine gireriz. Yazın enerjisi yerini daha düşünceli bir ritme bırakırken, bu geçişte yeni başlangıçlara dair umutlar filizlenir.

Bu yaz yaklaşık yüz metrekareye varan resim yapmışım çocuklarla, gençlerle, kadınlarla…Anneanneler, dedelere, sanata ulaşamayan binlerce insana ulaşmışım.

Yaz hem üretken, hem keyifli, doğayla iç içe geçti, yine güneşin sofraları kuruldu.

Ekim ayı aynı zamanda geçmişin yüklerinden arınıp geleceğe dair taze hayaller kurma zamanıdır. Yaz mevsimiyle vedalaşırken, içimde sakladığım yarım kalmış hayallerin peşine düşme cesareti bulurum.

Sonbaharın renkleri, turuncudan kırmızıya, sarıdan kahverengiye uzanan bir paletle önümdeki yeni yollarını aydınlatır yeni üretimlerin. Projelerini yaparım.

 Tıpkı doğanın renkleri gibi, biz de kendi içimizdeki renklere bürünür, hayatı yeniden şekillendirme gücü buluruz.

Belki bu Ekim’de, yazın getirdiği anıları yanımıza alıp, sonbaharın serin rüzgârları eşliğinde yeni bir sayfa açma vaktidir.

Doğanın sessizce kışa hazırlık yaptığı bu dönemde, biz de kendi iç dünyamızı düzenleyip yeni başlangıçlara hazırlık yapabiliriz. Belki bir aşka yeniden kapılar açılır, belki de uzun zamandır ertelenen bir hayal gerçeğe dönüşür.

Ekim, her ne kadar yaprakların döküldüğü bir ay olarak bilinse de, aslında içimizde yeşeren umutların tohumlarını atmak için en uygun zamandır. Yavaşlayan günler, derinleşen düşünceler ve renklere bürünen doğa, bize her şeyin yeniden başlayabileceğini hatırlatır.

Ekim ayı, adı üstünde tohumların toprakla buluştuğu mevsim.

Bahara, ektiğimiz kadar çıkacak iyi bakarsak toprağa…Biz de güzel düşünceler, duygular ekelim ruhumuza, güzel düşünelim, üretken düşünelim, iyi bakalım kendimize. Bütün güzellikler bizimle olsun.

Bu sonbahar, Ekim'in serinliğinde yeni umutlar yeşersin, yazın tatlı anıları ise kalbimizde sıcacık bir köşe bulsun.