EĞİTİMDE ŞİDDET MODELİ

Abone Ol

Bursa'nın Yıldırım İlçesi'ndeki Mahmut Celalettin Ökten İmam Hatip Ortaokulu Müdürü Ergin Kaya Kırbıyık'ın, okul müdür yardımcısı kadın öğretmene ait odaya kapıyı kırarak girmesi ve zorla odanın boşaltılması ile açıkça suç işlemiştir. Diğer yandan ülkemizde eğitimin geldiği son noktayı göstermesi açısından dikkate değer niteliktedir.

Kapının kırılarak içeri girilmesindeki asıl neden, kadın müdür yardımcısının türban takmıyor olması. Kırbıyık bu olaydan önce de “Okulda başı açık kız öğrenci istemiyorum” demiş ve bu söyleminden ötürü hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu yazıyor gazeteler. Hal böyleyken bu müdür, kapıyı kırma gücünü nereden alıyor? Müdür bu eylemi ile açığa alındı. Ancak açığa almanın caydırıcı bir sonuç olmayacağını, çünkü yakın zamanda benzeri yeni eylemlerle açıkça göreceğiz.

Müdürün yardımcısına yaklaşık bir yıldır mobbing (yıpratma ve yıldırma) uyguladığı haberlerini alıyoruz. Oysa iktidar bütün okulları imam hatipleştirmek için büyük gayret sarfediyor. Müdürün eylemi mevcut eğitim sisteminin dışa vurumundan öte bir şey değildir.

Türban geçmişte sözde bir masumiyetin simgesi idi. Ancak geçmişte türban takan hiçbir kadına böylesine kaba ve fiili bir şiddet hiçbir zaman kullanılmadı. Bugün bir kadın öğretmene neden türban takmıyorsun diye yapılan şiddet uygulaması, çarpıcı bir örnek oluşturmaktadır.

Müdürün şu sözleri eylem ve zihniyetini açıkça perçinlemektedir; “Bizler İslam'ın değerlerini savunuyoruz, bu yüzden şort giyen veya başını örtmeyen öğrencilere müdahale ederiz” diyor. Peki sana bu gücü ve yetkiyi kimler veriyor.

Eğitimin kalitesini niteliksizleştiren mevcut iktidar, şiddeti bir model olarak görmektedir. Müdürün eylemi bu zihniyetin yansımasıdır. Hiç düşünülmez mi sen o okulda tüm öğrenci hatta öğretmenlerin rol model aldığı kişisin. Oysa “Balık baştan bozuluyor” Durum aynen hoca, cemaat meselesidir. Müdürün tekmeleyerek kapı kırdığı yerde, öğrenci okulu havaya kaldırır.

Eğitim ve şiddet yan yana gelmeyecek iki zıt sözcük. Ancak müdür şiddetin mimarı. Öğretmen öğrencisini döverse, şiddeti bir çözüm olarak alırsa. Yarın o öğrenci askerde komutan olur seni döğer. Karakolda polis olur seni döğer. Şiddet şiddeti doğurur. Sonuçta şiddet ilkel bir yöntem olup, uygar insanların uygulayacağı bir model olamaz. Çağdaş eğitimde yeri yoktur.

Şiddet öğrencinin veya insanın zihinsel, bedensel, hatta duygusal gelişiminde olumsuz etkiler yaratır. Şiddet ister yöneticiden öğretmene, ister öğretmenden öğrenciye, hatta öğrenciden öğrenciye de olsa hoş görü ile karşılanacak bir durum değildir.

Şiddet sadece okulda değil, ailede ve toplumda da meşruluk kazanırsa işin içinden kökten çıkılamaz. Şiddeti çağrıştıran şu sözler bizim toplumumuza aittir: “Hocanın vurduğu yerde gül biter…Hocası değil mi hem sever, hem döver…Eti senin kemiği benim.” Günümüzde kısmen bu anlayışlar değişse de, toplumsal mayamız bu merkezdedir. Böyle de olsa, yine de bir iyi niyeti ve sonunda eğitimciye duyulan bir güveni  sembolize ediyordu. Bunu iyiye kullanıp iyi yerlere gelemedik. Aksine “vur deyince öldüren” bir konuma evirildik.

Çevremizde gördüğümüz şiddet olayları toplumun derinliklerinde mayalanan şiddet anlayışının tortularıdır. Şiddeti önlemek için İmam Hatip Ortaokulu Müdürü Ergin Kaya Kırbıyık'ın açığa alınması sadece bataklıkta tek tek sivrisinek ayıklamaktır. Eğitimde şiddet bataklığını kurutmadan köklü çözüme olanak var mı?