Güncel

“Eğitim sistemindeki bozulmanın sorumlusu öğretmenler değil”

Eğitim-Sen Çorum Şube Başkanı Kenan Sırma, eğitim sistemi ve eğitimin niteliğinde yaşanan bozulmanın sorumlusunun öğretmenler olmadığını belirterek, “Yıllardır piyasacı ve dinci politikaları hayata geçirmekte ısrar eden siyasi iktidar ve Millî Eğitim Bakanlığı’dır” dedi.

Abone Ol

5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü nedeniyle düzenlenen etkinlikte konuşan Kenan Sırma, “5 Ekim tarihi, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO ve ILO tarafından 1994 yılında Dünya Öğretmenler Günü olarak ilan edilmiştir. Türkiye’den sadece Eğitim Sen’in yer aldığı, dünya çapında 32 milyonu aşkın eğitim emekçisinin üyesi olduğu öğretmen örgütleri, her 5 Ekim’de öğretmenlerin sorunlarını dile getiriyor ve kamuoyu desteğini almak için girişimlerde bulunuyorlar” dedi.
“ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ HIZLA YOZLAŞTIRILDI”
Öğretmenlik mesleğini değersizleştiren, öğretmenleri kariyer basamakları üzerinden bölen ve halkın değil hükümetin öğretmeni yapmayı hedefleyen Öğretmenlik Mesleği Kanunu’na karşı uzun süredir mücadele ettiklerini kaydeden Sırma, “Millî Eğitim Bakanlığı’nı Türkiye’nin altına imza attığı Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesine uygun hareket etmeye davet ediyoruz. 
Öğretmenlik mesleği açısından uluslararası genel kabullerin simgesi sayılan 5 Ekim’i her yıl biraz daha zorlaşan ekonomik, demokratik ve mesleki sorunlarla karşılıyoruz. Türkiye’de görev yapan eğitim ve bilim emekçileri, OECD ülkeleri arasında ekonomik, sosyal ve özlük haklar açısından yıllardır son sıralarda yer alıyor. Öğretmenlik mesleği ve mesleki idealleri, iktidar eliyle uygulanan bilinçli politikalarla birlikte hızla yozlaştırıldı. Yıllardır ülkeyi yönetenler ve eğitim politikalarına yön verenler öğretmenlik mesleğinde yaşanan nitelik kaybının artmasında en büyük pay sahipleri oldular” ifadesini kullandı. 
“NİTELİKLİ EĞİTİM, NİTELİKLİ ÖĞRETMENLE MÜMKÜN”
Nitelikli eğitimin nitelikli öğretmenle mümkün olduğunu belirten Sırma, “Bu nedenle öğretmen yetiştirme ve kadrolu istihdam konusundan başlayarak, sadece öğretmenlerin değil, tüm eğitim ve bilim emekçilerinin yaşadığı sorunlara kalıcı çözümler üretilmesi için somut adımlar atılması gerektiğini sürekli vurguluyoruz. OHAL KHK’leri ile haksız ve hukuksuz şekilde görevlerinden ihraç edilen meslektaşlarımızın ve barış akademisyenlerinin yaşadığı hukuksuzluğun bir an önce görevlerine dönmesi talebimizi buradan bir kez daha yineliyoruz. 
İçinde bulunduğumuz bütün olumsuz koşullara rağmen Türkiye’de eğitim ve bilim emekçilerine sistem tarafından dayatılan politikalara mahkûm değiliz. Yıllardır yaşanan ekonomik kriz ve siyasi istikrarsızlık koşullarına ek olarak eğitim sisteminden kaynaklanan sorunlar, ekonomik, sosyal ve özlük sorunlarımızı ancak örgütlü mücadele içinde birleşerek çözebilir, alternatif bir eğitim sisteminin oluşturulmasına katkı sağlayabiliriz. 
Şu çok iyi bilinmelidir ki, eğitim sistemi ve eğitimin niteliğinde yaşanan bozulmanın sorumlusu öğretmenler, eğitim emekçileri değil, yıllardır piyasacı ve dinci politikaları hayata geçirmekte ısrar eden siyasi iktidar ve Millî Eğitim Bakanlığı’dır. Eğitim emekçileri rekabet etmek ve yarışmak değil, birlik ve dayanışma içinde, nitelikli eğitim için çalışmak istemektedir. Geleceğimizi ipotek altına alan ve iş güvencemizin altını boşaltmayı hedefleyen her türlü girişime karşı mücadele edeceğimiz bilinmelidir” dedi.