8 Mart 1859. New York’ta, 8 sat çalışma süresi için dokumacı kadınlar ayaklanıyor. Yaşayacak kadar ücret ve katlanabilecekleri kadar iş koşulları istiyorlar. Kapılar üzerlerine kapatılıyor ve sonrasında yangın çıkıyor. Kapıların açılmadığı yangında 129 kadın feci şekilde yanarak can veriyorlar. 8 Mart’ta anılması gereken kadınların yaşadığı bu dramdır.
Clara Zetkin, yürekli sosyalist bir kadın, bugünün Dünya Emekçi Kadınlar Günü olmasını öneriyor. Enternasyonal kabul ediyor. Daha sonra Birleşmiş Milletler de bugünü dünya kadınlar günü olarak kabul ediyor.
Asurlular, dünyayı bir kadının doğurduğuna inanırmış. Dünyanın kadınların eseri olması mantıksız bir düşünce değil. Doğada tüm canlılar doğarak çoğalıyor. Tüm insanlık doğurgan kadının eseri.
Kadın; Anne, babaanne, anneanne, abla, teyze, hala, “yar”, sevgili bütün rollerde güzel insan.
Kadın; Şefkat, merhamet, dost, can, zarafet, incelik, güzelliğin sembolü.
Dünyaca kabul edilir; “Çirkin kadın yoktur”
Kötü kadın yoktur, kötü yola düşürülmüş kadınlar vardır.
Kadın doğurgandır, doğurduğu yavrusunu şefkatle büyütür. Onun için sevgiyi en iyi onlar bilir. İnsanoğluna sevgi güdüsü kadınla geçer. Sevgi ilacının yaratıcısı kadındır. Kadın barıştan yanadır. Doğurduğu yavrusunun barış ortamında büyüyüp gelişeceğine inanır. Adildir, adaletten yanadır. Onun için adalet terazisini sembolik olarak tutan da bir kadındır.
Kadın bu üstün özellikleri nedeniyle saygındır. Çevresine güven verir. Hastanelerde sus işaretini de kadınların yapması bundandır.
“Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır” sözü boşuna değildir. Tarihte nice tarihi şahsiyetleri çoğu zaman kadınlar yönlendirmiştir.
Beşiğimizi sallayan kadın, sütüyle insanoğlunu besleyen kadın, sevgiyi, şefkati aşılayan kadın. İlk harfi, ilk heceyi öğreten kadın. Onun için bir kadının omuzuna, bir kadının dizine başımızı koyduğumuzda duyduğumuz huzur ve mutluluğu hiçbir şeyde bulma olanağı yoktur.
Nazım kadınlar için; “Soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen” der. Osmanlı’da kadını nüfus sayımında bile saymaya değer görmüyorlardı. Öküzün, dananın, koyunun, keçinin sayımı yapılıyordu. Kadının yapılmıyordu.
Amerika’da zencilere oy hakkı verildiğinde kadınlara yasaktı. Şeriat hukuku kadını köle sayar. Sahilde güneş ışınlarını bile çok görür. Türkiye’de kadın cumhuriyetle birlikte 1934’de seçme, seçilme hakkı kazandı. Çoğu Avrupa ülkelerinden bile çok çok önce. Oysa şimdi kadınlarımıza İstanbul Sözleşmesi’ni bile çok görmenin ayıbını yaşıyoruz.
Kadınlarımızın kazanılmış haklarından milim geri gitmeyecekleri dileğiyle.
Tüm kadınlarımızın dünya kadınlar günü kutlu olsun.