DUANIN İNSAN HAYATINDAKİ YERİ VE ÖNEMİ

Abone Ol

Dua, insanoğlunun Allah’a güvencesidir ve Allah’a cc. Hz.ne tek sığınm amacının bir aracıdır. Dua, insanın bir ömür boyu günde 24 saatini kapsayan bir duygudur. Dua ile insan, beden ile ruh gibidir. Bizimle hep beraber olan manevi ve kutsal bir olaydır. Yüce Allah’ın insanlara ikram ettiği, iyiliklerin garantisi, kötülüklere karşı kulun sigortasıdır. Yani kul, dua ile ulu Allah’a sığınır, dünyada ve ahiretteki mutluluğa ulaşır.

Unutmayınız ki, şu kainattaki varlıklar, özellikle de insanlar daima duaya muhtaçtırlar. Çünkü, insanlar ne kadar güçlü-kuvvetli olsalar dahi, kendi kendilerine asla yeterli değillerdir ve devamlı başkalarına, hassaten de ulu Allah’a muhtaçtırlar. Neden? Çünkü, acizdirler. Muciz olan Allah’a muhtaçtırlar. İşte dua, acizlerin, muciz olan sonsuz sonsuz kuvvet ve kudret sahibi yüce Allah’tan istemeleridir.

Dünyada duaya muhtaç olmayan ve dua etmeyen hiçkimse yoktur. Allah razı olsun, teşekkür ederim sözleri herkesin en çok kullandığı ve en büyük dua örneğidir.

Yüce kitabımızın Bakar asuresi 186. ayetinde, ulu rabbimiz “Kullarım duaya muhtaçtırlar. Kullarım bana dua ettiklerinde ben onların dualarını kabul ederim. Onlar da benim davetime icabet etsinler (emirlerime uysunlar) böylece doğruyu ve hakkı bulsunlar” buyuruyor.

Bu dünyada komşu komşunun külüne muhtaç olduğu gibi, kullar da özellikle müminler de karşılıklı birbirlerinin duasına ömür boyu ve öldükleri halde birbirlerinin dualarına muhtaçtırlar. Dua alan ölülerin amel defterine, kendisine dua edenlerin duası sevap olarak yazılır. Çünkü, ölüye yapılan dua, kendisinin hayatta iken başkalarına yaptığı iyiliklerin bir karşılığı olduğu gibi, geride bıratığı sadakayı cariyeli, hayırlı evlat, işleyen hayırlardan dolayı yapılan dualardır. Bu bakımdan başkalarının hayır duaları bizim için birer güvencedir. Bu konuda R.SAV. hz. Efendimiz “Ey benim ümmetlerim, sizler daima birbirinize günah çıkmadık ağızdan dua ediniz.” Sormuşlar, beşer için günah çıkmadık ağız olur mu? R.SAV. cevap buyurmuşlar; “Sizler başkalarına hayır dua ederseniz, sizin ağzınız diğerleri için günah çıkmadık ağız olur. Çünkü her günah sahibine yazılır. Böylece sizin başkalarına yaptığınız dua günah çıkmadık ağızdan yapılan en makbul dua olur” buyurdular.

Bunun için en kısa ve en keskin dua “Allah cc. sizden razı olsun” duasıdır.

Furkan suresinin 77. ayetinde, “Resulüm kullarıma söyle ki, Allah cc. size dualarınız nedeni ile itibar eder. Dualarınız olmasaydı, Allah size niye itibar etsin. Allah dua ile kendisine sığınanları korur ve dua edenleri sever.”

Dua, gizli hazinelerin anahtarı gibidir. Açmadığı kapı yoktur. Bize hiç kimsenin yardım etmediği, en aciz kaldığımız durumlarda bize yardımcımız ulu Allah’a yaptığımız dualarımızdır.

İnsanlar kendilerinden birşey istenmesini sevmezler. Kendilerinden iki kere yardım isteseniz üçüncüye ehh, yeter artık derler. Ama Allah öyle mi, kendisinden istemeyeni sevmez. Ne kadar çok istersen o kadar sizi sever ve hakkında hayırlı olanları size verir. İşte dua bunun için önemlidir.

Dua, maddi ve manevi kötülüklere karşı kulu koruyan demir zırh gibidir. R.SAV. “Edduaüsilahülmümin” Dua mümini koruyan en güçlü silahtır. Dua ile silahlanınız. “Essada tüterüddül bela ve tezidülamür” Sadaka belaları önler. Ömrünüzü bereketlendirir. Dua ve sadaka demirden yapılı olan kader duvarını delen tek vasıtadır” buyururlar.

Allah’a dua etmeyen insanlar en gafil insanlardır. Dua gibi bir nimetten yararlanmamak en büyük ahmaklık olur.

İbadetlerimize şöyle bir bakarsanız, onların hep bir dua olduğunu görürsünüz. Örneğin, namaz günde 40 rekat kılıyoruz. Her rekatında elham-fatiha okuyoruz ve bu surede “İyyake nağbüdü ve iyyake nstaiyn” Yani Ey ulu Allah’ım, ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım dileriz” diye dua ediyoruz. İşte bunun gibi bütün ibadetlerin başında-ortasında ve özellikle sonunda mutlaka bir dua vardır. Onun için duası yapılmayan her ibadet hatta hayırlı hareket, çalıştığı halde bedelini almamaya, kazandığı halde ödülünü almamaya benzer demişlerdir.

Kur’an’da, ikiyüzden fazla dua ile ilgili ve dua ayeti vardır. Bu ise duanın ne kadar önemli olduğunun bir göstergesidir.

Allah-ü teala, hiç kimsenin duasını reddetmez. Hakkında hayırlı olmayan duaları geciktirir. Biz de onu duamız kabul edilmedi sanazı. Duaları en makbul olanları şöyle sıralayabiliriz.

Peygamberimizin ümmetine duası,

Ana-babanın evladına duası ve bedduası,

Allah’ın en sevgili kulları olan veli, evliya, alim, abid ibaetci, zahit, üzerinde kul hakkı olmayanların duası,

İlmi ile amel eden bilge kişilerin duası,

Mazlum, masum, insan ve hayvan ve doğadaki canlıların yaptıkları sessiz dualar,

İnsanların başkalarına yaptıkları hayır dualar,

Gece yarısı secdede ve her daim secdede yapılan dualar,

Mukaddes zaman ve mekanlarda, Cuma, bayram, arefe, kandil zamanlarında camide, kabede, arafatta, minada, kudüste, peygamberimizin mescidinde yapılan dualar,

Ölülerin dirilere, dirilerin ölülere yaptığı dualar,

Gözyaşı akıtılarak yapılan dualar, geri çevrilmeyen, makbul dualardır.

Netice, kimin kimde ne olduğunu Allah’tan başka kimse bilmez. Öyle ise herkesin duası olmalı. Bedduasından kaçınmalı ve asla beddua etmemeliyiz. Korktuğundan emin, umduğuna nail olmak isteyen mutlaka dua zırhına bürünmelidir. Dua etmeli ve çok dua almalıdır.

Darda, bunda, zor anındaki dua en makbul duadır. Fakat geniş ferah anında duaya devam et ki, dar anında Allah imdadına yetişsin.