Doktordan kaçmak!

Abone Ol

----------------KENT NOTLARI--------------------

Bunu daha önce de yazdım; eskiden Türk basınında herkes, hepimiz “miş’li geçmiş zaman” kullanırdık. Örneğin, “Dün akşam Çorum-Ankara karayolunun 20. kilometresinde otomobil ile kamyonun çarpışması sonucu bir kişi ölmüş, 3 kişi yaralanmıştır.” şeklinde.

Hürriyet, sanıyorum 1980’lerde haber dilinde bir devrim yaptı, bu cümledeki “ölmüş”ü “öldü”, “yaralanmıştır”ı “yaralandı”ya dönüştürüverdi.

Aman Allahım! Yazan için de, okuyan için de ne büyük rahatlıktı.

*

Yine, eskiden köşe yazarlarının fotoğrafı asla kullanılmaz, okuyucu, “Yazısını okuduğum kişi kimdir, neye benziyor acaba?” diye merak eder araştırırsa profiline ulaşabilirdi.

Yazar da zaten, kendinden bahsetmesi gerektiğinde “bu satırların yazarı” diye mütevazı bir ifade kullanır, asla “ben” demezdi.

Bu tutuculuğun aşılması da, galiba Hürriyet’te Erol Simavi’nin, Günaydın’da Haldun Simavi’nin açık görüşlülükleri ile mümkün olabildi.

Oysa okurun, köşe yazarını, fikirleriyle olduğu kadar kişiliğiyle, sosyal yaşamıyla da, hatta varsa zaaflarıyla da tanıması en doğal hakkıydı.

*

1985’te ÇORUM HABER’i çıkarmaya başladığımda, böyle bir “açıklığı” ilke edindim.

Günlük yaşamımla da hep okurlarımın bilgisi içinde oldum. Başlangıçta çok yadırgandı elbette, ama zamanla alışıldı, benimsendi ve hatta arzu edilir oldu. Zaten sosyal medya devrine girilince de, herkes en “özel”i ile topluma açıldı ya…

*

“Erken tanı hayat kurtarır!”

Bu söze katılmayan var mıdır?

Yoktur, ama gereğini yapan da pek azdır.

Kimi rahatsızlıklarımızı, “kendiliğinden geçer” diye ne kimseyle paylaşırız, ne de doktora gideriz. Hatta öyle insanlarımız vardır ki, doktordan kaçmayı marifet sayar: “Şimdi gidersem, muhakkak bir şey bulur!”

Bulsun, bir şey varsa hemen şimdi ortaya çıksın!

*

Hiçbir şikayetim yokken, sırf kontrol amaçlı doktora gittiğim, tahlil, tetkik yaptırdığım çok olmuştur.

Mart ayı ortalarında da, yine böyle hiçbir şikayetim yokken, Gastroenteroloji Uzmanı, sevgili kardeşim Dr. Mustafa Kaymazlı’dan rica ettim, endoskopi tetkiki yaptırdım. Patoloji raporu geldi ki, midede “sorun” var.

İşte size “erken tanı”…

Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi, sevgili kardeşim Doç.Dr. Erdal Komut’un da destekleriyle, iki gün içinde gereken tüm tetkikleri yaptırdım.

Üçüncü gün de, yine can dostum, kardeşim Ahmet Ahlatcı, beni bizzat Bilkent Şehir Hastanesi’ne götürdü. Burada bir kısım tetkikler yenilendi, operasyonel farklı tetkikler yapıldı ve tedavi yolu belirlendi: Önce kemoterapi uygulanacak, ardından cerrahi için karar verilecek.

Kemoterapiye de Bilkent Onkoloji’de hemen başlandı, arefe akşamı Çorum’a dönebildim.
İkinci kürü ise Çorum Onkoloji Tanı ve Tedavi Merkezi’nde Cuma günü aldım.

*

Bilkent Şehir Hastanesi Koordinatör Başhekimi, değerli hemşehrim Opr.Dr. Aziz Ahmet Surel’e ve Gastroenteroloji Cerrahi’nin ünlü hocası Prof.Dr. Erdal Birol Bostancı’ya buradan bir kez daha teşekkürlerimi iletmek isterim.

Cerrahi aşamasında elbette yine Birol Hocama döneceğim.

*

Bu yazımın teması “erken tanı için doktordan kaçılmaması” olduğuna göre, buna ilişkin, gözlemlediğim sorunlara da kabaca değinmem gerek.

Son yıllarda sağlık kuruluşlarının, gerek fiziki olarak, gerekse donanım açısından çok büyük aşama kaydettikleri muhakkak, ama muayene ve tedavi zincirinde rantabl bir işleyişin sağlamadığı gerçeğini de görmek zorundayız.

Varsayım olarak, birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetleri ayrılmış, ama bu sistem verimli işlemiyor. Aile sağlığı merkezleri ön eleme, yataklı devlet hastaneleri ikinci eleme işlevini yerine getiremiyor, sonuçta eğitim ve araştırma hastanelerinde, şehir hastanelerinde olağanüstü bir yığılma yaşanıyor.

Biliyorum ki, sağlıkçılar da “sevk zinciri” oluşturulması gerektiğinin bilincindeler ve bu doğrultuda çalışıyorlar, ama “halk dalkavukluğu” da dediğimiz “popülizm” bunun önündeki en büyük engel.

*

Sevgili dostlar,

Bu hastalığı yeneceğim, hiç tereddüt duymuyorum.

Enseyi asla karartmıyorum.

Neyin sayesinde?

Hiçbir şikayetim yokken gidip tetkik yaptırmamın…

Hepinize tavsiyem odur; doktordan kaçmayın!

Umudu ve sevgiyi yüreğimizden hiç eksik etmeden, gelecek güzel günlere inanarak…