DİLDEN GÖNÜLE -211
KUDRETİN KAYNAĞI İSE İLAHİ GÜÇTÜR
Unutmamalıdır ki, haset bedava günaha girmektir. Çünkü çekememezlik yapanın eline hasedinden bir şey geçmez. Kendini ziyan eder.
Hasudün Hasedine sabret; onu sabrın helak eyler. Yakacak bulmasa ateş, yakar kendini hak (toprak) eyler.
Kur’an-ı Kerim kesin bir dille hasedi yasaklamıştır. Ancak kalpte kalan dışarıya aksetmeyen sadece fikir halinde olan hasetten sorumluluk doğmaz. Niyet, amele (işe), eyleme, harekete bağlıdır. Fikir hür, eylem mahkûmdur. Onun için sadece istekli olmak suç değildir. Fikir hürriyetinin de aslı budur.
Fikir değil, eylem suçtur.
Yılan zehrini kusmadığı müddetçe suçlu olmaz. Hasetçi çevresine zarar verdiği an büyük günah işlemiştir. Er-geç cezasını bulacaktır.
KUDRET –TABİAT VE MADDE ÜZERİNE-
Kudret; güç ve kuvvet demektir. Bir şeye gücü yetmeye kudret denir. Yüce Allah’ın büyük sıfatlarının başında gelir. Allah’ın her şeye gücü yeter. Çünkü Allah’ın gücü sınırsızdır. Allah kendi gücünden canlılara bir miktar vermiştir. Canlıların hareket kabiliyetinin kaynağı işte bu ilahi güçten kendilerine verilen taksimatın hissesidir. Eğer bu güç olmazsa herşey cansız, ölüdür. İnsanlardaki ve hayvanatta tabiattaki güç, enerjide genel güç taksimatından kendisine düşen kadarı oranında güçlüdür. Ama tabiat asla sınırsız güce ne taliptir ne de sahiptir. Yani esas gücün kaynağı Hz. Allah’tır. Zaten yaratma sıfatı da bu kuvvetin delilidir.
Ulu Allah’ın bütün efali-fiilleri-işleri bu azim kudrete dahildir. Allah’ın işleri bu kudretle vasıflıdır. Yani kudret gücü yetme sıfatı ülyasıdır. O bakımdan ulu Allah’ın kudret güç yetme sıfatını kainattan bir saniye kaldırın bütün mevcudat mevta kesilir. Onun için Kur’an’da “faalün lima yürid” -O ulu mevla dilediğini daima aralıksız yapar, yaratır- denmektedir ki, işte güç ve kuvvetin ana kaynağı bu sonsuz ilahi kudrettir. Kudret-harekete, hareket kudrete, güce kuvvete muhtaçtır. O da ulu Allah’ın cc gücüdür.
Tabiat; yaratılış itibariyle gördüğümüz herşeydir. Kainattır diyebiliriz. İntizam, nizamlanmış düzenlenmiş, dizayn edilmiş herşeydir. İnsanların lisanında tabiat, normal olan, kendiliğinden olmuş demek, ona güç ithaf etmektir ki, asla böyle bir şey yoktur. Tabiat cansızdır. Ona canlılık veren ilahi kudrettir. Bunun en canlı örneği ölümdür. Madem tabiat kendiliğinden oluşuyor da, niçin ölüme dur diyemiyor. Niçin kuruyan ağacı canlandıramıyor. Bunun gibi binlerce örnek tabiatın cansız bir varlık olduğunu kanıtlar.
Tabiatın enerjisi kudrettir, kudretin de kaynağı ilahi güçtür. Kur’an-ı Kerim tabiata ve tabiat olaylarına (sünnetullah) Allah’ın adeti, işi olur demektir. Kur’an’ın birkaç ayetinde buna değinilir. “Allah’ın sünnetinde koyduğu esaslarda bir eğrilik, bir değişiklik göremezsiniz” ifadesi vardır. Örneğin; güneş kainat yaratılalıdan beri sabah doğar, akşam batar. Gece gündüzün oluşumu, doğumlar, ölümler, hepsi ama hepsi sünnetullahtır. Allah’ın dizayn ettiği bir sistem içinde devam edecektir. Bu nizamın bozulması bu düzenin yıkılmasına da kıyamet denmektedir. Bu da Allah’ın ilmindedir. Yani tabiat tek başına hiçbir şey yapamaz. Aczi mutlaktır. Kesin acizdir. Tabii olayların cereyanı ilahi kudret iledir.
TABİAT NEDİR, ONDA OLAN NEDİR?
1-Tabiat kördür. Görmek kudret, güçledir.
2-Sağırdır. İşitmek gücüne muhtaçtır.
3-Cansızdır. Hareket gücüne ihtiyacı vardır.
4-İttira-solgunluk.
5-İktidarsızlık-güçsüzlük.
6-Cumüd-donukluk.
7-Hareketsizliği mutlak olan gibi...
Bunların hepsi acizlik sıfatlarıdır ki, demek ki tabiat denen nesne acizdir. Bir mucize kudretine muhtaçtır. Yoksa ebedi acziyete mahkumdur.
SÜRECEK