İnsan, hayatının hiçbir döneminde dezavantajlı duruma düşmek istemez.
Yani hayata tutunmak için elindeki avantajları asla yitirmek istemez.
Aslında hiçbir insan dezavantajlı değildir. İnsan hakları penceresinden bakarsak nerde, nasıl doğarsa doğsun en iyi şartlarda yaşam hakkına sahiptir.
“Ben Buradayım” projesi ile üç haftadır Hatay ve ilçelerinde çocuklarla buluştuk. Sanatın iyileştirici gücü ile gönüllülük ruhunu birleştiren bir ekiple çıktığımız yolda yaklaşık ikibine yakın çocukla bir arada olduk, biraz olsun gülümsettik onları, renklerle, biçimlerle, dansla, müzikle, oyunla, sporla.
Onlara güzel anılar bıraktık. Çoğu enkaz altından çıkmış, yakınlarını kaybetmiş, enkazlarda yaşam mücadelesi vermiş bu çocuklar, konteyner kentlerde çocuk olmaya çalışıyorlar. Bazen bakıyorsunuz çocuk olmanın tam ortak özelliklerini taşıyorlar.
Bazen bakıyorsunuz gözler uzaklara dalmış. Gözlerdeki umut ışıkları sönmüş, çocuk kalpleri ile kocaman ruhlu insanlar olmuşlar.
Şaşırtacak kadar olgun tavır ve davranışlar. Hayallerini sorduğumuzda, haydi çizelim dediğimizde çoğu evlerine dönmek, tekrar ailece bir olmak, sokaklarda oynamak, bahçelerde serinlemek, kendi okullarına gitmek, evlerden yükselen nefis Hatay yemeklerinin kokusu duymak istiyorlar.
Gidenlerin kuşlarla geri geleceğine inanıyorlar . Okumak istiyorlar, bisiklete binmek, oyuncaklarla oynamak istiyorlar. Tüm bu hayallerini çizdiler, boyadılar.
Çiçek çiçek resimlere döktüler içlerini, gökkuşaklarını çizdiler gökyüzüne.
Rengarenk kuşlarla gidenlere selam söylediler, rengarenk kurdelelerle mesajlar yazdılar gökyüzüne, dans ettiler, top oynadılar, şarkılar söylediler doyasıya…
Bilmedikleri yeteneklerini keşfettiler, boyunlarına astıkları “Ben Buradayım” proje katılım kimliğinin onların hayatında ne denli önemli olduğunu yaptığımız anketlerle anladık.
Kimlik onlar için ne denli önemliymiş meğerse.
Deprem sonrası en dezavantajlı grupların yaşlılar, engelliler ve çocuklar olduğunu gözlemledik. Bölgede yaşamak zaten bir dezavantaj, ancak bu grupların yaşamlarını devam ettirmeleri için yardıma korunmaya ve en önemlisi sevgiye, saygı duyulmaya ihtiyaçları var
Ancak dezavantajı avantaja çeviren çok güzel insanlarla tanışmak bizi biraz olsun umutlandırdı. Sevgili Fatoş Altınöz’ü de… Konteyner kent yaşamında sınava girecek çocuklar, diğer çocuklar için bir kütüphane oluşumuna öncü olmuş, bir çok kitap toplamış. Biz de Ankara’da yaşıtlarının hediye kitaplarını kütüphaneye armağan ettik. Misafir olduk. Küçük eve kocaman dünya sığdırmış. “Kuşlar uçuyorsa hayat devam ediyor” dizeleri ile Edip Cansever’‘in şiiri umut olmuş aileye.
Serinyol Dayanışma El Ele Derneği ve sevgili Başkan Ethem bey şahane bir eğitim kültür ortamı yaratmış bağışçılarla. Şu anda çocuklar ve kadınlar, gençler gelip aktivite yapıyorlar. Gönüllü çalışan öğretmenlerle binlerce çocuk gelip gidiyor. Müzik resim, robot , yaratıcılık gibi üretim atölyeleri var. Sistem tamamen ekoloji üzerine kurulmuş.
Ellerine, yüreklerine sağlık, destekleyenlere binlerce teşekkürler.
Yağmur öğretmen ve ailesi depremde kaybettikleri ablası eniştesi ve yeğenlerinin ideallerini yarım bırakmamak, onların başlattığı ama açamadığı yarım kalan umutları için bu ana okulunu güç koşullarda devam ettiriyorlar. Desteğe ihtiyaçları var, hikayeleri duygulandırıyor dinleyenleri.
İyi ki varlar. Sanıyorum dünya bu güzel insanların sayesinde dönüyor. Hatay bu güzel insanlar sayesinde ayağa kalkacak. Projeyi gerçekleştiren güzel yürekli ekip arkadaşlarıma teşekkürler.
Bence bu ekip yola devam eder, bu güzel insanların yanında yer almaya, destek olmaya devam eder.
ANKARA