Güncel

Demirer: “Türk Dil Kurumu, bilimsel doğrularla yönetilmeli”

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Çorum Şube Başkanı Uğur Demirer, Türkçe’nin doğru kullanılmasının önemine dikkati çekerek, Türk Dili’nin araştırılması ve geliştirilmesi amacıyla Atatürk tarafından kurulan Türk Dil Kurumu’nun yöneticilerinin görevlerini bilimsel doğrularla ve titizlikle yapmalarını, Atasözleri Sözlüğü’ndeki vahim yanlışları da ivedilikle düzeltmelerini istedi.

Abone Ol

26 Eylül Dil Bayramı nedeniyle bir açıklama yapan ADD Başkanı Demirer, “son yıllarda Türk Dil Kurumu’nda gözlenen bilim dışı gelişmeler, dil bilimcilerimizi de, öğretmenlerimizi ve edebiyatçılarımızı da üzmekte, öğrencilerimizi yanlış yönlendirmekte, kamuoyunda tepkiyle karşılanmaktadır” dedi.

ADD Çorum Şube Başkanı Demirer, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Türk Dil Kurumu (TDK) 12 Temmuz 1932 tarihinde Büyük Atatürk tarafından, dünyanın en köklü ve büyük dillerinden biri olan “Ses bayrağımız Türkçe”nin yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarılması, bilimsel araştırmalarla zenginleştirilmesi ve geliştirilmesi amacıyla kurulmuştur.

Bir toplumu ulus yapan unsurların başta geleninin Dil Birliği olduğunu bildiği için Türk Dil Kurumu’nu kuran, doğru, bilimsel ve bağımsız çalışmasını önemli ve değerli sayan Atatürk, kuruma her yıl Türkiye İş Bankası aracılığıyla aktarılmak üzere mirasından pay da ayırmıştır. Ancak son yıllarda bu güzide kurumda gözlenen bilim dışı gelişmeler, dil bilimcilerimizi de, öğretmenlerimizi ve edebiyatçılarımızı da üzmekte, öğrencilerimizi yanlış yönlendirmekte, kamuoyunda tepkiyle karşılanmaktadır.

Örneğin; 2019 yılı Eylül ayında TDK veri tabanından Atatürk’ün vasiyeti ve Nutuk çıkarılmış (12.09.2019 tarihli Sözcü Gazetesi), kamuoyu baskısı sonucu tekrar konduğu açıklanmıştır. Son olarak, kurumun bu yıl yayınladığı ve Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, Prof. Dr. Recep Toparlı ile Belgin Tezcan Aksu tarafından yazılan Atasözleri Sözlüğü hakkında da dikkat çekici tartışmalar yapılmaktadır.

Bilindiği üzere atasözleri, zaman içinde ilk söyleyeni unutularak anonimleşmiş, topluma öğüt veren, yol gösteren söz öbekleridir. TDK sözlüğünde ise, atasözü olmayan birçok söz öbeğinin (deyim, özdeyiş, hadis, kalıp sözler gibi) ve bazı değişik söylenişlerinin ayrı ayrı atasözü imişler gibi yazılması ile gerçek sayının çok üzerinde atasözü ortaya çıkarılmıştır. “Kusursuz yar arayan, yarsız kalır/ahbap kusuruna bakan ahbapsız kalır.” (Mevlana), “Gündüz kandilini hazırlamayan gece karanlığa razı demektir” (Cenap Şehabettin) gibi kimi özdeyişler, “doğmadık çocuğa don biçmek/doğmadık çocuğa don biçilmez”, “iğne ile kuyu kazmak/iğne ile kuyu kazılmaz”, “yağmur olsa kimsenin tarlasına düşmez/yağmaz” benzeri deyimler ve farklı söylenişlerinin  (örnekler çoğaltılabilir) atasözü olarak gösterilmesi bilime aykırıdır, kabul edilemez.

Bu tür söz öbeklerinin özdeyiş mi, deyim mi, yoksa atasözü mü olduğu yolunda bir sınav sorusunu öğrencilerimiz nasıl yanıtlayacaklar, sınavı değerlendirenler bilimsel doğrulara göre mi, yoksa TDK Atasözleri Sözlüğü’ne göre mi karar vereceklerdir?

Atatürkçü Düşünce Derneği olarak, Türkçe’nin doğru kullanılmasının önem ve gereğine dikkat çekiyor, Türk Dili’nin araştırılması ve geliştirilmesi amacıyla Büyük Atatürk tarafından kurulan bu çok değerli kurumun yöneticileri ile görevlilerini uyarıyor, görevlerini bilimsel doğrularla ve titizlikle yapmalarını, Atasözleri Sözlüğü’ndeki vahim yanlışları da ivedilikle düzeltmelerini bekliyoruz.”